Aileyi Korumak Gelecegi Kurmaktir
Aile; bütün ömrün hem çilesi hem bereketidir. Çile, Rabbimize isyan degil O’ndan (cc) gelen çesitli imtihanlari benimseme, içsellestirme, isyan ve inkar etmeden mucibince hayata tatbik etme biçimidir. Aile kurmak cümle kurmak gibidir. Disaridan ne kadar kolaydir diye düsünülür ancak is fiiliyata gelince el ayak, dil damak baglanir, kördügüm olur. Aile; kurulan ve yasanilan bir hayat, bir ömürdür. Dünyaya gözlerimizi açtigimizda bizi annemiz babamiz karsilar, hos geldin der; ahirete ugurlamak ise evladimiza, torunlarimiza nasip olur. Bunlar kaba hatlar, ana çerçevelerdir. Ancak anne, baba ve evlatlar çekirdek olarak; diger aile büyükleri de genisten sararak bir ömrü istikamet üzere yasamamizi temin ederler.
Insan; sarmak ve sarilmak ister. Çünkü bizler manevi baglarla baglanmis insanlariz. Sadece insana degil isimize de, vazifemize de, egitimimize de dört elle sariliriz. Allah’in kitabina ve Resülün sünnetine sarilmak bizzat Resulullah Efendimizin emr-i serifidir.
Insanlik büyük tasallutlar altinda, dehsetli badirelerden geçiyor. Internet ve sosyal medya ile okula gitmeden tanisan yeni nesiller, “eglence” adi ve tadi altinda zehirli cereyanlara maruz kaliyor. Daha küçükken
maalesef çocuklarimiza zehirli
formatlar atiliyor.
Sadece çocuklara mi? Dünya kadar, istikametten uzak düsünceler ve yasayislar herkese, her kesime tasallut olup duruyor, ayni kanallar vasitasiyla.
Bir mü’minin hayatini Resulullahin hayati sekillendirmedigi sürece badireler, tufanlar hatta küçük darbeler bile bizi bizden alip koparabilir. Resulullahin hayat tarziyla bütünlesen bir ömür, huzurun ve istikametin merkezi olur.
Türlü sapkinliklarin çig gibi büyüdügü bir zamanda aile kurumunun önemine dikkat çekerek, insanin bu yuvada her daim yeniden onarilmasi gerektigini vurguladik. Ölçümüz, önderimiz, örnegimiz Hane-i saadettir.
Bizim hanelerimizin de Hane-i saadetin bir subesi olmasi, o saadetin mutlulugunu duymasi için ailemize Allah’in emir ve rizasi niyetiyle sarilmaliyiz.
Ailenize Sahip Çikiniz
Prof. Dr. Süleyman Derin
Insanligin en eski kurumu
ailedir; anne, baba ve çocuklardan olusan aile tüm
dinlerin de en vazgeçilmez
kurumudur. Ilk aile Allah Tealanin
izniyle Adem babamiz ve
Havva annemiz tarafindan kurulmus
ve o günden beri kesintisiz
olarak günümüze kadar devam
etmistir. Insanligin ve medeniyetin
temel tasi ailedir. Aileyi kabul
etmeyen din yoktur, komünizm
gibi bazi ideolojiler aileyi gereksiz
görmüs iseler de zaten onlar
da kisa sürede tarihten silinip
gitmislerdir.
Peygamber Efendimiz ve Hane-i Saadeti
Doç. Dr. Ibrahim Tozlu
Kur’an-i Kerim’de aile hayatina dikkat çekilmis ve ailevi sorumluluklari açisindan peygamberler topluma örnek gösterilmistir. Kur’an-i Kerim’de, “Ey peygamber! Hanimlarina, kizlarina ve mü’min kadinlara söyle!” (Ahzab, 59), “Ey peygamber! Hanimlarina de ki…” (Ahzap, 28) seklinde Efendimize hitap edilerek Resulullahin hanimlari, “ümmetin anneleri” (Ahzap, 6) olmakla takdim edilmistir. Bu nedenle Efendimizin Hane-i saadetinde yasayan hanimlari, çocuklari, torunlari, hisim ve akrabalari ile hizmetinde bulunanlar Islam toplumunda ziyadesiyle önem kazanmistir. Mekke yillarinda Resul-i Ekrem’in tek hanimi vardi: Hazret-i Hatice annemiz. Medine döneminde evlendigi hanimlari ise; Sevde, Aise, Hafsa, Zeynep bint Huzeyme, Ümmü Seleme, Zeynep bint Cahs, Cüveyriye, Safiyye, Ümmü Habibe ile Meymune annelerimiz idi. Allah Teala hepsinden razi olsun. Peygamberimiz bu evlilikler sayesinde; kabileler arasi iliskileri islah etmeye, savasta maglup edilen hasimlarin kizlariyla evlenerek diger aile fertlerini Islam’a kazandirmaya, kurulmus olan Islam devletinin temellerini kuvvetlendirmeye azami dikkat ediyordu. Dolayisiyla Efendimizin Medine’deki Hane-i saadetinde farkli huy, yas, kabiliyet ve kültürden hanimlari bir araya gelmisti. Ancak bu beraberlik bir yandan ailevi problemlerin meydana gelmesine de sebep olmaktaydi. Resulullahin ahirete irtihaliyle onlarin ögrenip yasadigi hayat tarzi, ümmet adina muazzam bir rahmet vesilesi oldu. Tarihi süreçte mü’minlerin muhtemel pek çok problemine çözümler arandi. Resulullahin gerek hanimlari gerekse kizlari fazilet ve edeplerinden dolayi farkli hükümlerle sinanmislar ve mü’minlerin yasamasi muhtemel hadiselere örnek olmuslardir.
Ailede Tecelli Eden Rahmet
Dr. Kübra Zümrüt Orhan
Tasavvufi bakis açisiyla bütün mevcudat
Cenab-i Hakk’in tecelligahidir ve
tasavvufun gayesi insanin baktigi
her seyde Hakk’i müsahede edebilmesidir.
Buna göre bütün bir kainat, Hakk’in
müsahede edildigi bir ayna olarak tasavvur
edilir. Yunus Emre’nin meshur, “Yaradilani
severiz Yaradan’dan ötürü” dizesi de bu bakis
açisinin tezahürüdür. Bu kainat aynasinda
Hakk’in en büyük tecellisi ise birbirine zit
nitelikleri kendinde barindiran insandir.
Ibn Arabi, meshur eseri Füsusu’l-Hikem’in
son bölümü olan Muhammed (sas) fassinda,
“Bana sizin dünyanizdan üç sey sevdirildi:
kadin, güzel koku ve göz aydinligim namaz.”
hadis-i serifi üzerinden erkegin kadina, kadinin
da erkege olan sevgisini ve her ikisinin
birbirinde Cenab-i Hakk’i hangi açidan müsahede
edebileceklerini ele alir ve insanin esini,
Hakk’i en kâmil manada müsahede edebilecegi
bir ayna hükmünde görür.
Prof. Dr. Ekrem Demirli, Ibn Arabi’nin bakis
açisindan hareketle, insanin gerçek sinavinin
insanla oldugunu söyler ve insanin ancak
hemcinsiyle ikmal olunacagini belirtir. Buna
göre insanin kendinde bulunan kemal potansiyelini
inkisaf ettirmesi ancak ona denk
bir insanla mümkündür. Sözgelimi insanin
sabirli olmasindan ancak kendisine denk bir
insanla sinandiginda bahsedilebilir. Bu baglamda
bir de Bektasi fikrasi nakleder: Bektasi
hanimina, “Her yerde tevhidi anladim, bir tek
sende anlayamadim.” demis. Yani her varlikta
ve her hadisede hakiki failin Allah oldugunu
idrak edebiliyorum, basima gelenin Allah’tan
oldugunu görebiliyorum da bir tek sen söz
konusu oldugunda bunu idrak edemiyorum,
seni aradan çikararak gerçek failin Allah
oldugunu göremiyorum.
Güçlü Aile Güçlü Çocuk
Gökhan Ergür
Günümüz yasam kosullari tüm dünyada giderek zorlasmakta ve bu zor kosullarla bas edebilmek için kisilerin daha donanimli olmasi gerekmektedir. Dolayisiyla, gelecek nesillerin o günün kosullarina göre yetistirilmesi ve karsilastigi problemlerle daha iyi bas edebilen bir kusak olusmasi son derece önem kazanmaktadir. Özellikle ergenlik gibi kritik bir evreden geçen bireyler çevrenin olumsuz kosullariyla bas edebilmek için kisisel ve çevresel koruyucu faktörlerle, karsilasabilecekleri risk faktörlerin karsisinda yilmadan devam etme imkani bulabilmektedirler. Bu koruyucu faktörlerden biri de ailedir.
Aile; manevi, iktisadi, kültürel ve toplumsal boyutlariyla insana katki sagladigi gibi kisiligin ve davranislarin gelisiminde de hayati bir yere sahiptir. Bunun yaninda aile, gelisim evreleri boyunca meydana gelen degisikliklerde üyelerine destek sunmaktadir. Örnegin; geçis dönemi olarak ifade edilen ergenlik dönemini, hem ailenin hem de ergenin uyumlu geçirmesi oldukça önemlidir. Bu dönemde çocugun birtakim gelisimsel görevleri basarili bir biçimde yerine getirmesi, çocuklarin saglikli kisilik gelistirmesi ve davranis göstermesi, ailenin islevlerini saglam bir sekilde yerine getirmesi çocugun kritik olan bu gelisim döneminde son derece önemlidir. Ailenin islevlerinin saglikli olmasinin bir diger önemi de ailenin ergen için koruyucu ve güven veren kosullariyla yetiskinlige hazirlayan asil toplumsal çevre olma fonksiyonundan kaynaklanmaktadir.
Yazilarin tamami derginin Kasim, 2022 sayisinda.