ILIM VE IRFAN | Ocak | 2024 | DIGER YAZILAR | Okunma: 188
IMAM GAZZALI HAZRETLERININ HUZURUNDA
DR. KUTBEDDIN AKYÜZ

Iran’da Horasan eyaletinin merkezi olan Meshed, Siiler için kutsal bir kenttir. 823 yilinda kurulan sehre, Imam Riza’ya atfen “sehadet yeri” anlamina gelen Meshed adi verilmistir. Meshed’e ulasir ulasmaz ilk olarak yillardir görmek için çabalayip durdugum Islam dünyasinin büyük alimlerinden Imam Gazzali’nin kabr-i serifinin bulundugu Tus’a dogru yola revan oluyoruz. Tus, Meshed’in 25 km. kadar kuzeyinde yer alan bir sehirdir. Tarifi imkansiz bir heyecan içerisinde Imam Gazzali’nin kabrinin bulundugu mekana vardigimizda tüm arkadaslarimizin yüzünde büyük bir hüzün peyda oluyor. Zira Iran kültür tarihi açisindan son derece önemli olan kabirlerin bakim, onarim, tezyinat gibi islemlerin hiçbirinin Imam Gazzali Hazretlerinin kabr-i serifinde uygulanmadigini ve Hazret’in kabrinin metruk bir vaziyette birakildigini müsahede ediyoruz. Bu durum ciddi manada gönlümüzde bir tesir uyandiriyorken Siilerin bu çifte standardi karsisinda kalbimizde derin bir yara meydana geliyor. Imam Gazzali’nin Fars edebiyatina katki sunan biri olarak degerlendirilmemesi, Kimya-i Saadet disinda kalan eserlerini Arapça kaleme almasi, Sii-Batinilere karsi olan fikri mücadelesinin ve saglam durusunun bir intikami olarak mülahaza edilen uygulamanin günümüzde hiçbir makul gerekçesinin olamayacagi izahtan varestedir. Siilerin Sünnilere yönelik hazimsizliklarinin ve hatta nefret boyutuna ulasan tutumlarinin en görkemli resmini Hazret’in kabr-i serifinde görebilmek mümkündür. Gerekli okumalar, tefekkürler ve dualar yapildiktan sonra Büyük Imam’in kabrinden kalbimiz buruk bir vaziyette ayriliyor ve sadece 1 km. mesafede yer alan Sahname adli eserin sairi Firdevsi’nin sasaali ve görkemli anit mezarina geçiyoruz. Burada Imam Gazali’nin türbesinin durumunu hatirlayip bir kez daha Siiligin Sünnilige karsi tepkisinin ne denli güçlü oldugunu anlama tecrübesi elde ediyoruz.

EL-HAFIZ (CC)
AHMET EDIP BASARAN

Insan, bir emniyet ve baris ortami içinde yasamak ister. Bu ugurda sagligini ve zamanini heba etmekten çekinmez. Iyi ve saglikli bir yasam, güvenlik çemberleriyle olabildigince tahkim edilmis, güçlendirilmis bir yasamdir. Insanin gözü arkada kalmamalidir. Her sey en ince ayrintisina kadar düsünülmeli, güvenligi ihlal edecek en ufak bir kusura dahi meydan verilmemelidir. Heyhat insan etrafina ne kadar koruyucu bariyerler insa etse de olan ve olmasi muhtemel bütün islerden, eylemlerden kendini koruyamaz. Çünkü insan da yaratilis itibariyla zayif ve çaresizdir. Kainattaki her sey, Cenab-i Hakk’in tasarrufu altinda her gün, her an yeni bastan yaratilmaktadir. Çünkü insanin is ve eylemleri de O’nun (cc) yaratmasi ile gerçeklesir.

YETIMLERLE ARAMIZDAKI MESAFE
DR. SAMI BAYRAKCI

Resulullah’in ahlakina ittiba etmeyi, en temel kulluk vazifesi bilen sufiler Peygamber Efendimizin yetimler konusundaki tavsiyelerini adeta bir emir telakki etmisler ve O’nun (sas) izini adim adim takip etmislerdir. Bisr-i Hafi’nin, kendisine gelerek iki bin altini oldugunu ve nafile hacca gitmek istedigini söyleyen bir kimseye bu para ile yoksullarin borcunu ödemesini ya da bir yetimin ihtiyaçlarini gidermesini tavsiye ettigi rivayet edilmektedir. Bisr-i Hafi’ye göre bu insanlarin gönlüne ulasacak olan rahat ve huzur yüz hacdan daha üstündür. (Attar, Evliya Tezkireleri, 150)
Ebu Hafs Haddad’in demircilik yaparak kazandigi günlük bir altin olan yevmiyesini geceleyin kimsenin fark edemeyecegi bir biçimde yetimlerin ve dul kadinlarin kapisina biraktigi, iftarini ise çesmede yikanan sebzelerin artiklarini toplayip temizleyerek elde ettikleriyle yaptigi da bize ulasan rivayetler arasindadir. (Attar, Evliya Tezkireleri, 364)
Sufilere göre yetimlerin, öksüzlerin dertleriyle dertlenmek; onlarin sikintilarini arastirip tespit ederek, onlarin derdine deva olmadiktan sonra sufilik iddiasi yersiz ve geçersizdir. Bayezid-i Bistami, “Her kim Kur’an okur da Müslümanlarin cenazelerinde hazir bulunmaz, hastalari ziyarete gitmez, öksüzleri sorusturmaz ve buna ragmen tasavvuftan dem vurursa onun bir sahtekar oldugunu biliniz.” buyurmustur. (Attar, Evliya Tezkireleri, 187)

ZIKIRDEN GAFIL OLMA, ZIKIRDE GAFIL OLMA
DR. ABDULLAH TAHA ORHAN

Nefse ibadetler elbette zor gelir. O da bizi bunlardan olabildigince geri birakmaya, mümkünse minimuma indirtmeye çalisir. Bunu yaparken bazen soldan ama çogu zaman da sagdan yaklasir. “Sen bu ibadete, bu zikre, bu salih amele layik degilsin; onun hakkini veremiyorsun” diyerek tevazu damarimiza basar. Aslinda söylediginde dogruluk payi vardir elbette. Örnegin ashabin kildigi ideal namazla bizim kildigimiz namaz arasinda seradan süreyyaya kadar fark var. Bu dogru. Bu açidan muhakkak ibadetlerimizdeki eksikleri, kusurlari her daim görmek zorundayiz. Yerinde bir mütevazilik eslik etmeli her amelimize. Lakin nefsin bu hakikatten intikal ettigi sonucun tamamen yanlis oldugunu gönül rahatligiyla söyleyebiliriz. O bize “Madem layik degilsin, o zaman birak; layik olunca yaparsin” der. Iste bu büsbütün mantiksiz bir çikarim. Hakli bir tevazudan gelinecek yer burasi olmamali. Iskenderi Hazretleri bunu söyle delillendiriyor: “Çünkü zikirden/iyi eylemden gafil olmak zikirde/eylemde gafil olmaktan daha kötüdür.” Yani hiç yapmamak, eksik yapmaktan daha kötüdür. Mesele bu kadar net. Tersinden tekrarlayalim: eksik yapmak, hiç yapmamaktan iyidir.

IMAN GÜVEN VERIR, SIRK EZER YOK EDER
DR. MERVE SAÇLI

Yeryüzünde insanin diger bazi canli türlerine kiyasla zayif bir varlik oldugu muhakkaktir. Bu açidan bakildiginda, insan varolusunda muhtaçlik duygusunun mevcudiyeti belirgin olarak hissedilir. Insanin dünyaya adim atisiyla birlikte baslayip ömür boyu devam eden bu duygu evrenseldir. Yeryüzündeki bütün mevcudat “eksi” bir durumdan “arti” bir duruma geçebilmek için süregelen bir gayret içindedir. Insandaki bu eksiklik duygusu da hem kisinin hem insanligin gelisimi için gerekli bir dürtüdür. Insanin yasamini sürdürebilmesi ve gelisebilmesi için zorunludur. Çünkü bu eksikligi fark etmek insani güdüler ve harekete geçirir. (Engin Geçtan, Insan Olmak, s. 74)

CENNETIN ANAHTARI NAMAZ
ZEHRA DEMIR

“Bana dünyanizdan üç sey sevdirildi: Güzel koku, kadinlar ve gözümün nuru olan namaz.” (Nesai, Isretu’n-Nisa) Namazin batini anlami Rabbe yönelme, münacat, bulusma ve kavusmadir. Hazret-i Peygamberin, “Namaz mü’minin miracidir.” hadisi, insani Allah’a yaklastiran ve ulastiran en mühim vasitanin namaz oldugunu gösterir. Kul ile Rabbi arasinda kurulan irtibatin en yalin hali olan namaz, Peygamber Efendimiz araciligiyla insanlara gönderilmis bir armagandir. Bunun anlami, Peygamber Efendimizin yasadigi miraç tecrübesini kisinin hakiki bir namazda tecrübe edebilmesidir. Bütün kitaplar tek bir kitabi anlamak için okunur deyimine atifla, bütün namazlar kulla Rabbi arasinda bütün perdelerin kalktigi, benligin muhabbetullah ve marifetullah atesinde yandigi tek bir namaz için kilinir denilebilir.

Yazilarin tamami derginin Ocak 2024 sayisinda.

Muhterem Müslümanlar, acizane insanlara ögüt verecek ve onlari irsad edecek...

Çocuk fitratin en saf ve en temiz halidir. Bütün saflasma ve temizlenme süreçlerimizi çocuklasma süreci olarak da adlandirmak mümkün....

Ilim ve Irfan dergisinin Nisan 2024 sayisi yetimler dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016