SAADETTIN ACAR | Nisan | 2024 | BASLARKEN
Çocuk fitratin en saf ve en temiz halidir. Bütün saflasma ve temizlenme süreçlerimizi çocuklasma süreci olarak da adlandirmak mümkün. Insan, çocukluktan uzaklastikça fitrattan, merhametten yani kendisinden uzaklasiyor. Insan olmaya yönelik yapilan bütün çagrilar da aslinda bir çocuklasma çagrisidir. Çünkü çocuk hakikatle en temiz ve berrak, en aracisiz bag kurabilen bir yaratilistadir. Arifler bundan ötürü veliligi çocuklasma olarak da tabir ederler. Velilerin özellikleri ile çocuklarin özelliklerinin ayni oldugunu bize haber verirler. Çocuga bu kadar düskün olan ve bu denli yogun atif yapan Islam, çocugun ayrica magduriyeti ya da herhangi bir mahrumiyeti olmasi durumunda ona yönelik dikkatini daha da keskinlestiriyor. Herhangi bir mahrumiyet yasamamis olsa bile çocuga çok ayri bir yer veren Islam, bu çocugun herhangi bir sebepten dolayi dezavantajli hale düsmesi, bir yoksunluk ve magduriyet yasamasi durumunda onu adeta koruma kalkani altina aliyor. Yetim de tam olarak bu degil midir zaten: Saf, narin ve masum bir güzelligin yoksunluk ve mahrumiyet yasamasi. Kitap ve sünnet bize yetimlerin hakkini en büyük ve hayati haklardan birisi olarak sürekli hatirlatiyor. Bir hadis-i serifte Efendimiz, “insanlari helake götüren yedi büyük günah”tan biri olarak “yetim hakkini yemek” ve onu gözetmemek olarak ifade buyuruyor. Baska bir hadis-i serifte de “yetim basini oksayana dokundugu her saç teli kadar mükafat vardir” müjdesini veriyor. Bundan dolayi Islam fikhi yetimi ve onun tüm haklarini güvence altina almistir. Islam hukuku bu meseleyi çok uzun bahislerle islemis, vasisine düsen hükümler, yetim malinin korunmasi, rüst çagina kadar mali-mülkünün çalistirilmasi gibi konularda önemli kurallar koymustur. Bu dinin peygamberinin, Resul-i Ekrem’in yetim ve öksüz olmasi, Müslümanlarin yetim konusundaki hassasiyetini ve dikkatini daha da artirmistir. Dolayisiyla Islam kadar yetimi koruyup gözeten, ona sahip çikan herhangi bir anlayisin olmadigini rahatlikla tespit edebiliyoruz. Genel anlamda zaten magdur, mahrum olan, dezavantajli, ya da herhangi bir hak kaybi yasayan tüm kesimler Islam ile bütün haklarini güvence altina almislardir demek mümkün. Hatta sadece onunla haklari teminat altina alinmistir, dememiz bile dogru bir tespit olur. Ama hususen yetim meselesi, Islam’in üzerinde durdugu özel bir baslik olarak öne çikar. Yetim demek, merhamet demektir. Herhangi bir sebepten dolayi kararan kalbimiz, yetimle temas kurdugumuz her anda kendine gelir, içinde merhamet filizleri yesermeye baslar. Aslinda Islam, üzerine yaratildigimiz saf fitrata bizi sürekli çekmeye çalisiyor. Insanin fitratindan uzaklasmamasi için ona ödevler veriyor, kurallar koyuyor, emir ve yasaklar belirliyor. Dolayisiyla yetimle temas kurmak sadece bir yetime, bir çocuga bir sey vermek olmuyor. Bu temas neticesinde ondan aldigimiz, verdigimizden çok daha fazladir. Yani yetime temas etmek, ona muhabbet duymak, onun hakkini korumak, sadece o yetime yaptigimiz bir iyilik olarak görülmemeli. Insan, çesitli sebeplerden uzaklastigi insanligina, aslinda yetim üzerinden tekrar yaklasiyor ve geri dönüyor. Çünkü modern dünya maalesef bizi sürekli fitratimizdan, üzerine yaratildigimiz hakikatimizden uzaklastiriyor. Islam da çesitli vesilelerle insani tekrar bu insanligina döndürmeye çalisiyor. Ibadet de bunun içindir hakikatte: Çünkü Islam’in emir ve yasaklari aslinda herhangi bir makama herhangi bir katkida bulunmak için vazedilmemistir. Allah’in ibadetimize ihtiyaci yok ama O’na ibadet etmekle emrolunmusuz. Isyanimizla O’na zarar vermeyiz ama isyan ve O’na karsi gelmek bize yasaklanmistir. Peki, O’nun ibadetimize ihtiyaci yoksa ve isyanimizdan dolayi da hiçbir sey kaybetmiyorsa, emir ve yasaklarin hikmeti ne olabilir ki? Demek ki ibadet Allah’a bir sey katmak için yapilmaz. Isyanin yasaklanmasi da O’na bir zarar verme endisesinden kaynaklanmaz. Ibadet, insanin bir sebepten dolayi uzaklastigi fitrati ile bulusmasi, ona dönme ameliyesi ve vesilesidir. Ahlakin, merhametin, adaletin, emanetin, muhabbetin bu ibadetler vesilesiyle tekrar kalbimizde, ruhumuzda yer bulmasidir. Bu ulvi kavramlarin ibadetler vesilesiyle hayatimizda birer çiktiya dönüsmesidir. Yetim meselesini de tam olarak bu noktadan konusmamiz gerekir diye düsünüyorum. Dünyada karsilastigimiz birçok sey bizi bu hakikatimizden uzaklastirirken yetim aslinda bir yönüyle bizi terbiye ediyor, unuttugumuz hasletleri tekrar gündemimize getiriyor, hatirlanmasi gerekenleri bize yeniden hatirlatiyor. Dolayisiyla buradaki merhamet bizi, öncelikli olarak bizi iyilestiren ve onaran bir duygudur. Insanin en büyük kaybi ve yoksunlugu hakikatinden manasindan uzaklasmasidir. Bundan büyük mahrumiyet yoktur. Yetim bize büyük yoksunlugumuzu hatirlatan bir ikramdir. Ona dokunmak ve ona dair vicdani bir muhasebeye girismek bizi kendimizi getirecektir.

Muhterem Müslümanlar, acizane insanlara ögüt verecek ve onlari irsad edecek...

Çocuk fitratin en saf ve en temiz halidir. Bütün saflasma ve temizlenme süreçlerimizi çocuklasma süreci olarak da adlandirmak mümkün....

Ilim ve Irfan dergisinin Nisan 2024 sayisi yetimler dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016