SAADETTIN ACAR | Kasım | 2022 | BASLARKEN
Gelenegimizdeki büyük zatlarla temasimizin, biraktiklari sözlü miras kadar belki ondan da çok; onlarin mânevîyati, ruhaniyeti ve füyuzati üzerine kurulmasinin bize çok daha büyük, bereketli kapilar açabilecegi inancindayim. Onlarin en büyük eserleri nesilden nesile bize aktarilagelen, yer yer içine efsaneler ve abartilar girmis olsa da özü itibariyle korunmus olan menakib ve hatiralaridir. Bu yönüyle onlarin mirasi; bizi sözlerinin ve yazili eserlerinin ihtiva ettigi anlamin ötesinde genis bir alana tasir. O büyüklerden birisi olan Yunus Emre Hazretleri de bu yönüyle düsünülmesi gereken kurucu bir sahsiyettir. Vefatinin üzerinden yaklasik yedi asirlik bir zaman geçmis olmasina ragmen Hazret’in bugün hâlâ dipdiri olmasi, isminin kalpleri heyecanlandirmaya devam etmesi, hayatiyla kitleleri costurabilecek bir derinlikte ve güçte olmasi da onun bu bereket, füyuzat ve ruhaniyet tarafiyla iliskili oldugunu unutmamamiz gerekir.
Yunus Emre hazretleri 13. yüzyilda, bizim cografyamizin çok da sikintilar yasadigi bir dönemde, üstad Sezai Karakoç’un ifadesiyle bir “fecr-i sâdik” gibi ortaya çikmis ve ruhundan, mânâsindan kopmaya yüz tutan milleti tekrar kökleriyle bulusturma çabasi vermis, bu konuda da öncülük etmis kurucu bir sahsiyettir. Türkçeyi Müslümanlastiran ve bir yazarimizin ifadesiyle “Türkçeye kelime-i sehadet getirten” büyük bir sair ve arif bir zat-i seriftir. Sehl-i mümteni tarzinda siirler söyleyerek herkese; “Ben de kolayca yazarim” dedirten misralar, sözler birakmis ama üzerinden bu kadar asir geçmis olmasina ragmen hâlâ asilamayan bir siir dili ortaya koymustur. Onun ruhaniyeti ve siir dilinin ilhami halihazirda da bize yön vermeye, yol göstermeye devam etmektedir.
Bilindigi üzere 13. yüzyil bir taraftan Dogu’dan Mogol istilalarinin Anadolu cografyasini tarumar ettigi, diger taraftan Bati’dan gelen Haçlilar ile savasildigi, bir taraftan da mânevî ve psikolojik olarak çok büyük bir bunalim ve sikisikligin yasandigi bir dönemdir. Dolayisiyla Hazret-i Yunus’un o dönemdeki mübarek sesi aslinda topluma psikolojik anlamda bir motivasyon olmus, onu tekrar diriltmis, girdabtan çikararak salim bir esigin önüne getirmistir.
Yunus Emre hakkinda çok seyler anlatilir, çok seyler söylenir. Ümmî, okuma yazmasi olmayan biri oldugunu söyleyenler olmakla birlikte; döneminin temel Islâmî ilimlerini almis bir zât-i serîf oldugunu söyleyen arastirmacilar da vardir. Bütün bu tartismalari, onunla ilgili söylenenleri kenarda tutup bir degerlendirme yaparsak açik olan sudur: Hazret bu sözleri zahirî ilimle söylemis degildir. Çünkü bunlar zahirî ilimle söylenebilecek sözler degildir.
Sunu da açikça ifade etmeliyiz ki bizler ledünnî ilme inaniriz. Allah’in, Kur’an-i Kerim’de de “Ona kendi katimizdan bir ilim verdik” dedigi o ilme kesbi olarak yani çabayla ulasilamayacagina iman ederiz. Hazret-i Yunus’un da bu ilimden nasipdar, bu ilimle mücehhez bir zât-i serîf oldugundan zerre süphe duymuyoruz açikçasi. Çünkü onun sözlerinin, anlattiklarinin birçogunu Kur’an-i Kerim’in bir âyeti veya Efendimiz’in (sas) bir sözü isiginda okumak imkânini buluyoruz.
Yunus Emre hazretlerinin nutuklarini, siirlerini okudugumuzda onun hayatin içinde kalarak ve öte dünya suurunu daima diri tutarak yasadigini görürüz. Ki bu ahiret merkezli dünya hayatina bakis bütün ariflerin ve sufilerin ortak özelligidir. Bu dünyayi imar ve insa etmek gibi bir görevimiz vardir, evet, ama ölümü devamli hatirda tutarak yani ahiret suuruyla yasamak Müslümanin en temel vazifelerinin basinda gelir. Bundan dolayi ölüm vurgusu, dünyanin faniligi gibi konular neredeyse her siirinde karsimiza çikar. Onda bu meseleler hayatin adeta ayrilmaz bir parçasidir.
Bu dünyadan Hazret-i Yunus adinda bir dervis geçti. Yasadigi çaga seslendi ama sesi daha gür ve güçlü bir sekilde asirlar sonra ve dünyanin dört bir tarafinda yankilanmaya devam ediyor. Bu sadece siir dilinin gücüyle izah edilebilecek bir durum degildir. Hiç kusku yok ki Allah Teala sözlerini bereketlendirmis, söyleyisine bir ilham ve ikramda bulunmustur. Inancimiz odur ki kiyamet sabahina kadar da bu ses bizlere istikamet belirlemeye devam edecektir.

Muhterem Müslümanlar, acizane insanlara ögüt verecek ve onlari irsad edecek...

Çocuk fitratin en saf ve en temiz halidir. Bütün saflasma ve temizlenme süreçlerimizi çocuklasma süreci olarak da adlandirmak mümkün....

Ilim ve Irfan dergisinin Nisan 2024 sayisi yetimler dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016