SAADETTIN ACAR | Şubat | 2021 | BASLARKEN
Allah Teala’nin, unutkanlikla malul olan insana, kendisini çesitli vesilelerle hatirlatmasi, hakikatte rahmetinin bir tecellisidir. Çünkü insanoglu masiva ile temas kurdukça, yaraticisi olan Allah’i unutur, esya ve varliklar onunla yaraticisi arasinda kalin bir perdeye dönüsür. Dünya ve mal-mülk sevgisi, sehvetler, evladu iyal, zevkler insani gereginden fazla oyalar, zamanla bu nimetleri kendisine bahsedeni unutturacak kadar onu O’ndan mesgul eder. Bundan dolayi rahman ve rahim olan Allah, onu bu gafletten kurtarmak için bazen siddetle sarsar, bazen de sefkatli bir tokatla onu uyandirmak ister.

Hastalik gibi musibetler, deprem gibi ilahi afetler bu yönüyle O’nun (cc) kendisini kullarina hatirlatmasi ve mutlak güç ve irade sahibinin kim oldugunu onlara hal diliyle söylemesidir. Ayrica musibetler vesilesiyle insan, aslinda Allah’in kendisi üzerindeki nimetlerini hatirlar ve sükretmek için ne çok nedenleri oldugunu düsünmeye baslar. Çünkü yasadigi sikintilardan önce sahip olduklarinin degerini ancak onlarin kaybinda hatirlamaya baslamistir. Dahasi onlarin mutlak sahibi olmadiginin da farkina varmistir. Zira veren almistir ondan. Bu incelikle meseleye bakan büyüklerimiz, her musibetin bir rahmeti mündemiç oldugunu, dahasi musibetin nimetten ayri mütalaa edilmemesi gerektigini ifade etmislerdir. “Her zorlukla beraber bir bollugun oldugu” Ilahi müjdesini, zahmetteki bu rahmete ve nimete bir isaret olarak da okumak mümkün. Allahualem. Insanin Yaratici’sini hatirlamasi, kendisini, varolusunun anlamini idrak etmeye baslamasini da beraberinde getirir. Çünkü Yaratan’i unutarak insan, varliginin anlamini da iskalamis oluyor. Bir bosluga, hiçlige düsüyor pesi sira. Giderek bu anlam krizi bir bunalima, içinden çikilamaz derin buhranlara sevk eder onu. Iste Allah’i hatirlamak, ne oldugunu, nereye gittigini tefekkür etmenin kapilarini da araliyor. Bu hatirlayis bir umut, bir müjde oluyor ve insani anlamsizlik girdabindan çikarip esref-i mahlukat ve zübde-i alem olma derecesine yükseltiyor.

Bu böyledir; insanin Rabbini unutmasi onu, kendisini de unutma ve varligina bir anlam verememe krizine de sürükler. Ki ancak bir yaratici fikriyle insan kendisine ve varligina sahici bir anlam bulur. Baska türlü mümkün degil olan biteni anlamak. Anlamsizlik kadar insani huzursuz eden, onu krizlere iten baska bir sey olamaz. Hele yok olma fikri insanin yasadigi derin krizin en baslica sebebidir belki de. Dolayisiyla Rabbini hatirlayarak insan, varligina büyük kaderin içinde anlamli ve degerli bir yer bulur. Teslim olur ardindan ve ancak bu sekilde huzur ve sükun bulur.

Müslümanlar, dinin bazi telmih ve göndermelerinden yola çikarak, asirlar içerisinde çesitli semboller ve gelenekler üzerinden kula Rabbini hatirlatmanin bazi pratiklerini gelistirmisler. Mümkün oldugunca bu hatirlaticilari çogaltmaya ve hayatin içine yerlestirmeye özen göstermisler. Günlük konusma dilinden çesitli ananelere kadar bir çok yolla insani ayik ve diri tutmanin imkanlarini gelistirmeye çalismislar. Mesela Islam mimarisi, estetik ve güzellik boyutunun yaninda bir siar/sembol olarak ardindaki inanci hatirlatan manevi bir boyuta da sahip. Islam sanat ve edebiyatinin da böylesi bir hatirlatma endisesi barindirdigini kolaylikla tespit edebiliyoruz. Mevlid geleneginin, kandillerin, zikir ve sohbet halkalarinin da keza birer hatirlatici ve uyarici olarak önemli ve hayati islevleri muhtevi oldugunu görebiliyoruz. Bu noktada Islam alimlerinin kültürel ve folklorik olani kutsal ve dokunulmaz olan dinin temel kaidelerinden ayirdigini da elbette belirtmek gerekir. Kültürel ve mubah olani dinin asli ibadetlerinden her zaman kati olarak ayirma hassasiyeti tasimislar.

Gölgesi üzerimize düsen üç aylar da Allah’i hatirlamamiz ve ona dönmemiz için bir imkan ve rahmetin habercisidir aslinda. Içinde barindirdiklari ile ayri bir degere sahip olan bu mübarek mevsim, Rabbimizi tekrar hatirlamamiza vesile oldugu için de ayrica kiymeti bilinmesi gereken bir zaman dilimidir. Bu aylarin degerini ifade etmek için tergib babindan bazi vurgularin yogun yapilmasi ibadete ragbeti sagladigi gibi, ertelenmemesi gereken tevbenin de kulun gündemine girmesine vesile oldugunu söylemek mümkün. Bu dönemlerdeki, hususen ramazan ayindaki ibadetlerin diger aylara nazaran daha degerli ve Allah indinde kabule sayan oldugunu belirten haberlerin varligi, insanin sürekli öteledigi bazi iyiliklere ve ibadetlere de yönelmesini hizlandirabiliyor. Böylece ertelenen bazi ibadetler, bu tesvik ve tergibler vesilesiyle öncelikli bir degere kavusuyor.

Allah’a hamdolsun, mübarek üç aylar geliyor. Müjdeler olsun, varligimiza anlam katan, bizlere Rabbimizi yeniden hatirlatan ve bizleri hakikatimizle bulusturacak olan kutlu günlerin gölgesi üzerimize düsüyor. Hayirli olsun, mübarek olsun.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016