SAADETTIN ACAR | Ekim | 2016 | BASLARKEN
Hayat bas döndürücü bir hizla akiyor. Gündem saniyeler içinde degisiyor. Global bir köy olan dünyanin en ucunda yasanan bir hadise, aninda ekranlarimizda boy gösteriyor. Bir sürü bilgi, haber, yorumla doluyor beyinlerimiz. Istedigimiz bilgiye ve belgeye dakikalar hatta saniyeler içinde erisebiliyoruz. Bilgileniyoruz, kültürümüz artiyor ve bununla inanilmaz bir sekilde tatmin oluyoruz. Herkesle ayni anda bilgilendigimizi, dünyadan ve yasadigimiz çagdan aninda haberdar oldugumuzu düsünüyor, yer yer bunu bir böbürlenme ve üstünlük vesilesi yapiyor, hatta bundan bir tekebbür devsiriyoruz. Bu imkanlari kullanmayan insanlari, mesela yaygin bir teknolojik ürüne sahip olmayanlari hayretle karsiliyor, hatta küçümsüyoruz.
Söz gelimi, dünyanin bir ucundaki bir devlette yapilacak seçimde yarisacak adaylarin en mahrem bilgilerine vakifiz. Muazzam. Baska bir ülkedeki bir artistin muhtesem evinin fiyatini ve oda sayisini biliyoruz. Bu az mi! Falanca sanatçinin sahip oldugu arabalarin markalarini bir çirpida sayabiliriz. Filanca futbolcunun bonservis bedelini ve yillik kazancini kurusuna kadar söyleyebiliriz. Inanilmaz degil mi! Bir baska ülkede düzenlenen bir müzik festivalini canli izleyebiliyoruz. Falanca telefonun, filanca otomobilin son modellerine dair detayli bilgiye sahibiz. Ne ala! Spor, medya, magazin, sinema yildizlarinin büyülü dünyalarini en ince ayrintisina kadar biliyoruz. Ve daha neler neler biliyoruz ki sayamayiz. Demek ki neymis, bilgileniyoruz, kültürümüz artiyor, yasadigimiz çagdan haberdariz. Kisacasi gelisiyoruz, güçleniyoruz, büyüyoruz.
Peki bu mudur? Degil tabi ki. Asla degil.
Su bilgi diye siraladiklarimizin neredeyse tamami faydasiz ve lüzumsuz dedikodudan baska bir sey degildir çünkü. Zihnimizi ve aklimizi adeta isgal eden, ne dünyamiza ne de ahiretimize yarari olan kuru malumatlar yiginiyla uyusturulmus durumdayiz. Tam olarak Efendimizin ifade ettigi “faydasiz bilgi”yle zihnimizi bir çöplüge dönüstürdügümüzün farkinda degiliz.
Oysa biliyoruz ve öyle ögretildi bize, Müslüman günün ve gündemin adami degildir, olmamalidir. Hele mahkumu hiç degildir. Onun degismeyen, degismemesi gereken bir gündemi var. Bu dünya günlerini kazasiz belasiz atlatmaktir onun tüm derdi. Allah’a hakkiyla kul olmak, ahirete temiz bir sicille gitmeyi basarmak: Bütün çabasi bunun içindir. Gündeminde daima ihlas var, takva var, kalp tasfiyesi var, nefs tezkiyesi var, kalb-i selim var, ölüm ve ahiret yurdu var. Dünyayla iliskisi varsa, bu amaca hizmet içindir. Bu büyük murada ermek için yer, içer, yatar, çalisir, okur, ögrenir. Kisacasi bu dünyada ahiret için yasar.
Evet, insanoglu, tarihin hiçbir döneminde olmadigi kadar yogun bir suni gündem bombardimani altinda. Kalbi ve ruhu yok sayan, tamamen göze hitap eden bir saldiri var insana. Kusatilmis, adeta esir alinmis bir zavallidir o. Ve yazik ki bu esaretin farkinda degil. Bilgiye sahip oldugunu, ona hükmettigini düsünüyor. Hakikatte ise elde ettigi sey faydasiz bir çöp yiginindan baska bir sey degildir. Sahip oldugunu düsündügü her seyin kölesi oldugunu fark etmeyecek kadar kendinden geçmistir.
Bundan dolayi tasavvufa ve onun ögretilerine siddetle ihtiyacimiz var. “Eve dön, sarkiya dön, kalbine dön!” diyen sairin sesine kulak vermeli, bir kalbimizin oldugunu hatirlamaliyiz. Evet, bir kalbimiz var ve onun da degismeyen bir gündemi var. Müslüman bunu unutmamali ve daima onun sesine kulak kabartmalidir. Gürültü ne denli siddetli, dis gündem ne kadar yogun olursa olsun, bu, onun bu iç gündeminin sesini bastirmamalidir.
Sunu da ifade edelim ki bu, Müslüman çagin disinda, olan-bitene bigane kalacaktir anlamina gelmez, asla gelmemeli. Çagina ve onun tüm meselelerine, yatay ve dikey olarak derinlemesine vakif olmaya çalisir Müslüman ve onlarla samimi bir sekilde ilgilenir. Bu çagda ve bu dünyada yasadigini aklindan çikarmaz. Çünkü bu çagda ve burada yasiyor ve bu onun kaderidir. Lakin ne çagin ne de cografyanin esiri olur. Çagi ve cografyayi asan bir büyük gündeminin oldugunu hiç aklindan çikarmaz.
Dünyanin içinde, dünyalilarla birlikte yasar ama kalbinin gündeminin disina asla çikmaz. Olan-biten her seyi kendi degismeyen davasina/ derdine arz eder. Disarda olup-bitenleri her zaman içerideki terazisinde tartar.
Ve bilir ki ölçü disarda degil içerdedir.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016