SAADETTIN ACAR | Şubat | 2015 | BASLARKEN
Insanoglu, dilinden çektigi kadar hiçbir seyden çekmemistir. Insanin belki de en büyük imtihani diliyledir. Onu tutan, ona sahip olan kazanir, onu basibos birakan da hem burada hem öte tarafta kaybeder. Bu böyledir. Öyleyse dil insan için hem sükredilmesi gereken bir nimet hem de büyük bir afettir.

Müslüman elinden ve dilinden emin olunan kimsedir. Öyle diyor Peygamberimiz, Efendimiz. Ne eliyle ne de diliyle haksizlik eder Müslüman. Gün gibi ortada olan bu hakikate ragmen dilini yaralayici bir kiliç gibi kullanmak insanoglunun en büyük hastaliklarindandir. Ülfet ve muhabbet, sulh ve anlasma için kullanmasi gerekirken onu zehirli bir oka dönüstürmesi insanin en korkunç hatalarindandir. Bir Arap sair der ki: Ok yarasina çare bulunur da, dilin açtigi yaraya merhem bulunmaz. Bulunmuyor da.

Dil, kalbin anahtaridir, der arifler. Sirlar, fütühat, füyüzat, kapisi dil anahtariyla kilitli kalbin içindedir. Tam da bu sebepten kalbin dilden habersiz oldugu her durum insanoglunun aleyhinedir. Kalbin tasdik etmedigi her söz bosa gitmistir. Bu, riyanin da en büyük belirtisidir.

Giybet sehveti ve yalancilik hastaligi
Sehvet binbir türlüdür. En çok da dil sehveti basimizi belaya sokar. Giybet sehveti, maalesef önüne geçilemez bir sekilde meclislerimizi istila etmis durumda. Sohbetlerimiz giybet ekseninde akiyor ne yazik. Oturdugumuz yerden baskasinin hakkina geçiyor, aziz Kur’an’in ifadesiyle “ölü kardeslerimizin etini yiyoruz.” Giybet çünkü savunmasiz durumda olan birini arkadan vurmaktir. Bir kisilik suikastidir.

Ve bir baska dil hastaligi da yalandir. Müslümanin en çok uzak durmasi gereken bir illettir yalan söylemek. Ama maalesef o da gündelik hayatimizin bir parçasi olmus. Ürkütücü olan ne biliyor musunuz? Allah Resulü’nün, Müslümanin nefsine uyup çesitli günahlarla malul olabilecegini ama asla yalanci olamayacagini beyan etmesine ragmen bunun bu denli yayginlasmasidir. O’nun en bilinen vasiflarindan biri halbuki el-Emin’di degil mi, asla yalan söylemeyen, sözüne itimat edilen. Öyle bir peygamberin, yalan söyleyen, daha kötüsü bunu siradanlastiran bir ümmeti olabilir mi? Akil alir gibi degil.

Iki dudaginizin ve iki bacaginizin arasina dair bana garanti verin, ben de size cenneti garanti edeyim, buyuruyor Efendimiz mealen. Bir bunu anlayabilseydik Efendim, bir buna uyabilseydik!

Söz uçmaz, kaydedilir
Söz uçar özdeyisi bizi yaniltmamali. Hiçbir sey kaybolmaz. Tüm söylediklerimiz, vakti geldiginde önümüze konmak üzere yazilir. Ne kadar gereksiz konustugumuz, dilimizle ne çok kalp kirdigimiz, ne büyük fitnelere sebebiyet verdigimiz, günü geldiginde bizden sorulacak.

Konustugumuz için pismanlik duydugumuz çoktur ama sustugumuz için pisman oldugumuz vakitler pek azdir. Çünkü insan sözünün, agzindan çikanin mahkumu ve söylemediklerinin ise hakimidir. Onun agzindan çikan her sey bir taahhütname hükmündedir. Bundan dolayi bin düsün, bir konus derler. Hem bazen bir sükut bin sözden daha tesirli ve güçlü olabilir.

Sunu da ekleyelim: Sir, kalbin emanetidir. Dil bunu ifsa ettiginde ayni zamanda kalbe de ihanet etmis olur. Ve son söz: Içeriden haber vermeyen hiçbir söz disariya tesir etmez.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016