SAADETTIN ACAR | Ocak | 2015 | BASLARKEN
Takvimden kopardigimiz her yaprak bizi kaçinilmaz son olan ölüme bir adim daha yaklastirir. Bir takvim kütügünden son yapragi kopardigimizda ise koca bir yil daha geride kalmis demektir. Yeni bir yil baslamistir ve ölümle olan randevumuza daha da yaklasmisizdir artik. Bir yil daha yaslanmis, hesap biraz daha agirlasmis ve sicilimiz biraz daha kabarmistir. Hesabi verilmesi gereken defterin sayfalari biraz daha kalinlasmistir. Yeni bir gün, yeni yil budur, baska bir sey degil.

Evet, önümüzde bir randevu var ve sasmaz, gecikmez bir sekilde bizi bekliyor. Bu kesin. Verdigimiz her nefes, attigimiz her adim bizi o randevuya biraz daha yaklastiriyor. Hasretle gelmesini istedigimiz günler, aslinda ölüme daha yakin olan vakitlerdir. Gözümüzü açtigimiz her sabah bizi dünya yolculugumuzun sonuna dogru bir durak daha götürmüstür. Biz farkinda olmasak da, saatimiz islemeye devam ediyor, nefeslerimiz anbean tükeniyor.

Randevu ani yaklasiyor
Kimimiz için bu randevu ani, dünya sikintilarindan, kosturmalarindan azade kalacagimiz bir mustu olur. Bu dünyaya taalluk eden her sey geride kalir ve sonsuzluga dogru bir kapi açilir o vakit. Sikintinin, telasin, hüznün son buldugu, ebedi mutlulugun basladigi bir yeni yolculuga geçeriz. Dünya defterinin kapagi kapanmis, korku ve her türlü sikinti sonsuza dek geri gelmemek üzere son bulmustur. Mesuliyetler bitmis, hasret sona ermistir.

Bunlar, dünyada kendilerine taninan süreyi iyi degerlendiren, onun zevklerine kendilerini kaptirmayanlardir. Buraya hep geçici bir gözle bakanlarin mutlu sonlaridir bu. Bunlara denir ki, “Artik size korku ve hüzün yok, buyurun saadet diyarina! Kimimiz için de –maalesef birçogumuz için demek gerekiyor- ölüm, bosa geçirilmis bir ömrün hesabinin sorulmaya basladigi an olur. Hazirliksiz, beklenmedik bir anda gelmistir çünkü. Ki hep öyle gelir. Ansizin, bir anda. Halbuki yapacaklarimiz vardi, dünyaya dair programlarimiz vardi, tadilmasi gereken zevkler vardi. Fakat bizi dinleyen olmaz. Bitti denir bize ve biter her sey. Pismanliklar, keskeler, eyvahlar artik kâr etmeyecek. Mürekkep kurumus ve defter kapanmistir artik.

Bilgi marifete dönüsmeli
Aslinda bu kaçinilmaz son biliniyordu bilinmesine de, bu bilgi yakine, vakiaya dönüsmemisti hiçbir zaman. Hep uzaklarda, çok uzaklarda oldugu düsünülürdü. Hep baskalari ölecek, daima ötekine gelecekti bu son. Ugurlayan hep biz olacaktik, geride kalan hep biz. Ama öyle olmuyor iste. Sirasi gelen, vadesi dolan gidiyor.

Irfan ehli bu kaçinilmaz sonun telasiyla atar her adimini. Her ise, bir gün kesinlikle karsisina çikarilacaginin suuruyla bakar. Ne zaman gelecegini bilmedigi için de her an gelecekmis gibi ona hazirlikli olur. Her gününü son günüymüs gibi görür. Bundan dolayi da hayirli hiçbir isi yarina ertelemez. Bilir ki yarin olmayabilir, hatta bir an sonrasi bile belirsiz. Evet, Müslüman muhasebe adamidir. Hesaba çekilecegini bildiginden, sürekli bir iç hesaplasma halindedir. Ani degerlendirir, vakti kiymetli kilar. Bundan dolayi onlara ibnü’l-vakt denir, anin çocugu. Yarin yoktur onun için. Her sey burada ve bu anda olup bitiyor ve bu ani bir daha geri getirmemiz mümkün degildir. Onun için mesele bu kadar net ve tablo bu kadar berraktir.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016