Ömür hizla geçiyor. Dün aramizda olanlardan bugün eser yok. Biz de, bu satirlari okuyan sizler de bundan yüz sene sonra buralarda olmayacagiz. Yerimizi çoktan birileri doldurmus, sahip olup da çok deger verdigimiz mallarimiza çoktan birileri sahip çikmis olacak. Bizi hatirlayanlar kalacaksa da, sayilari son derece sinirli olacak.

Mevsimlerin degismesi süphesiz ibret alinacak bir husustur. Ömrün de ilkbahari, yazi, sonbahar ve kisi vardir. Gençligimiz ilkbahardir. Olgunluk çagimiz yazdir. Sonbahar yasliligimizdir. Ölünce ise kisimiz gelmistir. Ama biliriz ki kistan sonra yine bir dirilis gelecektir. Bu ise mümin için büyük ilkbahardir. O mevsime hazir miyiz, mesele budur. Yeni bir sene geldi. Sevinip kendimizi bu sevinçle kaybetmeden önce yapmamiz gerekenler var: Biz müminler için aslinda geçen seneyi nasil geçirdigimizin muhasebesini yapma vakti geldi. Bilançoyu çikarmali, hangi hayirli islere kostuk, hangilerinden geri kaldik, kalp hayatimizda ne gibi güzelliklere erdik, manevi halimizde terakki mi ettik yoksa tedenni mi? Isyerlerimizde ne kadar ciddiyetle sene sonu hesaplarini çikardigimizi düsünün! Ahirete yönelik bir muhasebe, isimizdekinden daha önemsiz midir?

Yeni sene için, nefse karsi daha dikkatli, amellerde daha suurlu, kalp hayatinda daha uyanik olma sözünü verebiliriz kendimize. Bu sözü tutamasak ne gam! Önemli olan bu sözü vermek, niyet etmek ve ilerlemek için irade beyan etmektir. Mürid kelimesi irade kökünden gelir. Mürid irade eder ve sonucunu Allah’tan yani hakiki iradenin sahibinden bekler. Bize düsen irade ve iyi niyet beyanidir ve buna uygun bir çabadir. Sonuç Allah’a aittir.

Sah’in yolu

Bu ayki dosyamizi, evliyanin önderlerinden, asfiyanin imamlarindan Sah-i Naksibend (ks) hazretlerine ve onun yolunu tanimaya ayirdik. Bu gibi büyük zevatin isimlerini anmak bile kalbe sekinet veriyor. Insan sanki onlarin huzuruna girmis gibi huzurla doluyor. “Salihlerin anildigi meclislere rahmet iner” haberinin tecellisine sahit olunuyor.

Sah-i Naksibend hazretlerini ve onun yolunun öncüleri olan bazi isimleri anmak yaninda, bu yolun belli basli prensiplerini, yolun temel hususiyetlerini ele alan yazilara da yer verdik. Her döneme uygun bir nitelik arz etmesi, feyz ve bereketinin kudretinin de katkisiyla kolay ve hizli bir yol olmasi, bu yolun dünyanin her yaninda, özellikle de yasadigimiz Orta Dogu cografyasinda kolayca yayilmasina ve tutunmasina yol açmistir. Çok kiymetli yazarlarimizin yazilariyla olusan dosyanin, yüzlerce yildir bu topraklari mayalayan bu güzide yolu tanimak için iyi bir firsat oldugunu düsünüyoruz.

Son dönem Osmanli müelliflerinden Hocazade Ahmed Hilmi’nin eserinde aktardigi bir siirden bir bölüme teberrüken yer veriyoruz:

Hace Pir Bahaeddin Sah-i Naksibend
Himmetinden mürdeler buldu hayat-i cavidan.
(Pir Sah-i Naksibend’in himmetinden
ölüler, ölü gibi kimseler ebedi hayati buldular.)

Sarkla garbi ihata etti kutbaniyeti
Doldu esrar-i dürründen zeminü asuman.
(Onun kutuplugu, Dogu ve Batiyi kusatti;
Yer ve Gök onun inci gibi sirlariyla doldu.)

Dogrulukta bilmek istersen tarik-i hazreti
Gökyüzünde oldu timsali tarik-i Kehkesan.
(Gerçek anlamda onun yolunu bilmek istersen,
Onun örnegi gökteki samanyoludur, ona bak.)

Sanmayin oldu keramati ölünce munkati’
Feyz-i ruhaniyeti cari cihanda her zaman.
(O ölünce kerametleri de son buldu sanmayin,
Ruhaniyetinin feyzi bu âlemde her zaman geçerlidir.)