Ilim ve Irfan dergisi temel hayat ölçülerimizi merkeze alarak gündem olusturmaya devam ediyor. Hazirladigi dosyalarla konu ve kavramlara yeni bir bakis getiren dergi büyük ilgi görüyor.

Genellikle akademik dünyanin dar alaninda kalmis ama hayatimizin da vazgeçilmezleri olan konulari dosya konusu olarak isleyen ve gündeme tasiyan dergi, yeni bir söz söylemenin heyecanini da duyuyor.

Usta çizer Hasan Aycin her sayi dergiye ayri bir renk katarken, tasavvuf yolunun inceliklerini çizgileriyle yeniden gözlere ve gönüllere naksediyor.

Islam dininin sahih bir sekilde bugüne ulasmasindaki en büyük pay hiç süphe yok ki sahabe efendilerimizindir. Çünkü onlar, dinin temel kaynaklari olan ayet ve hadisleri en güzel biçimde kayda geçirip bir sonraki nesle aktarmislardir. Ve onlarin gayreti ve ihlasiyla Islam, küçük bir beldeden dünyanin en büyük metropollerine kadar ulasmis ve yeryüzünü fethetmistir.

Derginin Aralik sayisinda ashab-i kiram “Sevgilinin sevgilileri” ifadesiyle ilkesiyle dosya konusu olarak isleniyor. Dosya kapsaminda, sahabe efendilerimize çok daha yeni ve farkli yönlerden bakisin da yazilarda yansidigini görüyoruz. Bu kapsamda Prof. Dr. Süleyman Uludag, en çok tartisilan bir meselede, tasavvufun kökeni meselesinde, dogrudan dikkatleri Peygamber Efendimize ve O’nun rahle-i tedrisinde Islam’i yasayan sahabe efendilerimize çekiyor. Hamza S. Toprak ticaretle, sanatla, ilimle ugrasan sahabe portrelerinden okuru haberdar ediyor. Doç. Dr. Selahattin Yildirim meseleye temel bir yaklasim getiriyor ve bir sahabe ile ilgili kavramlar sözlügü sunuyor okura. Selim Hasimoglu ise, ümmetin en hayirli nesli olan ashab-i kirama Ehl-i Sünnet’in nasil baktigini isliyor. “Islam tasavvufunun kökünün ve kaynaginin Kur’an-i Kerim ve Sünnet-i Seniyye’nin disinda oldugunu iddia edenler daima mevcut olmustur. Bunlara göre ne kelime olarak ne de ilim olarak Kur’an’da ve Sünnet’e tasavvuf vardir. Bu görüs isabetli degildir. Zira Hazret-i Peygamber ve sahabesi döneminde fikih, kelam, hadis, tefsir, megazi ve siyer gibi ilimler de yoktu ama bunlarin temel ilkeleri ve özü bu iki kaynakta mevcuttu.” diyen Prof. Dr. Süleyman Uludag, sahabe-i kiramin hayati ile tasavvuf hayatini yanyana getirdiginde ortaya son derece uyumlu diri, ahlaki bir hayatin ortaya çiktigini vurguluyor. Bu konuda Batili arastirmacilarin çalismalarina isaret eden Uludag, sufi hayatin köklerinin bütünüyle Efendimizin ve ashabinin hayatinda var oldugunu belirtiyor.

Alti dil bilen sahabe Hayatin tüm alanlarinda varliklarini sürdüren sahabe efendilerimiz, bu yönleriyle de kendilerinden sonra gelenlere örneklik teskil etmislerdir. Onlarin hayatina baktigimizda dini ve dünyayi birbirinden ayirmadiklarini, ibadet eder gibi çalistiklarini, çalisir gibi de ibadet ettiklerini, dahasi ibadet hayati ve çalisma hayati diye bir ayrim yapmadiklarini görüyoruz. Hamza S. Toprak ise sahabenin sadece ibadet hayatinda öncü olmadigini, sanattan edebiyata, ticaretten mimarliga birçok alanda sahabenin önder, örnek ve öncü oldugunu vurguluyor. Yazida, alti dil bilen sahabe söyle anlatiliyor: Zeyd bin Sabit (ra) hükümdarlara gönderilen mektuplari yazar ve Resulullah’in huzurunda konusmalari cevaplardi. Efendimizin Farsça, Rumca, Kiptice ve Habesçe tercümaniydi. Bunlari Medine’de, bu dilleri konusan insanlardan ögrenmisti. Zeyd (ra), Farsçayi Kisra’nin elçisinden, Rumcayi Resulullah’in hacibinden, Habesçeyi O’nun erkek hizmetçisinden, Kipticeyi de kadin hizmetçisinden ögrenmisti. Yine Resulullah’a Süryanice mektuplar geliyordu. Resulullah Zeyd bin Sabit’e (ra) Süryaniceyi ögrenmesini emretti, o da on küsur günde ögrendi.

Usta hatip Ömer Döngeloglu, günümüz evlilik hayatinda yasanan çatirdamalari gündeme getirerek, aile huzurunun temini için Efendimizin hayatindan çizgilerle kadina bakisi konusunda örnek kareler sunuyor. Biz hatali, kusurlu kullar olarak Efendimizin tertemiz hayatinda gösterdigi örnegi kendi hayatimiza tasimadikça evlerimizde huzuru bulmamiz mümkün degildir, diyen Döngeloglu en güzel örnek olarak Efendimizin aile hayatinin inceliklerini anlatiyor.

Orta sayfada düzenli olarak Irfan Kaynagi kösesinde sohbetleri yer alan Seyh Muhammed Muta’ Haznevi bu sayida, âsik muhabbetini ispatlamak zorundadir, diyor. Sevgi, muhabbet temasi etrafinda örülen yazi, ölümsüzü sevmenin gerçek sevgi olduguna vurgu yapiyor. “Sevginin pek çok belirti ve isaretleri vardir. Her seyden önce sevgiliyi görme arzunu tasimak gerekir. Çünkü sevgilisini görme özlemi içerisinde olmayan hiçbir kalp düsünülemez. Su halde Hazret-i Peygamberi seven kimse O’nu görmeyi arzular. Allah’i seven Allah ile bulusmaktan hoslanir. Bu yüzden gerçek sevgi sahibi olan muhabbet ehli hep: “Ya Rab, bizi nur-u cemalini seyretmekle onurlandir.” seklinde dua etmislerdir.” diyen Seyh Muta’ Haznevi sevginin ispatlanirsa ancak anlam bulacagina vurgu yapiyor.

Âsiklarin piri Aralik Mevlana Celaleddin Hazretlerinin sevgilisine kavustugu zamandir. Sami Bayrakçi âsiklarin piri Mevlana Celaleddin Hazretlerini portre yazisiyla gündeme tasiyor ve, “Sems’in ask tezgâhindan geçerek Ilahi askin sonsuz ummanina kanat açan Mevlana, Ilahi hakikati gönül aynasinda seyretmeye basladigi andan itibaren müritleri ve sevenleri ile ömrünün son demine kadar aski söyledi, aski yasadi, aski yasatti.” diyor.

Her sayi bir manevi hastaligi adeta ameliyat masasina yatiran Ismail Acarkan, bu sayida riyayi isliyor. Riyanin insanda açtigi derin ve sonsuz bosluga isaret eden Acarkan, amelin heba olmamasi için riyadan arindirilmis olarak, halis bir niyetle yapilmasinin önemini vurguluyor.

Saadettin Acar, en köklü, en temel ve en derin meselelerin çözümü için atilacak ilk adimin sabah namazi hassasiyeti olmasi gerektigine isaret ederken, o temel soruyu yöneltiyor: Sabah namazini kildin mi?

Kâmil Yesil kalp agrilarini gündeme tasidigi yazisinda okura kalbinizle araniz nasil diye soruyor ve aklin kalp olmadan tek basina yetersizligini söyle dile getiriyor: “Akil insanin bir kabiliyetidir hem de en önemli bir kabiliyetidir. Akil, yalniz kendi basina çalistigi zaman yetersiz kalir. Akil diger kabiliyetlerimiz ile birlikte çalisirsa sihhatli neticeler ortaya koyar.”

Said Yavuz medeniyetimiz içinde kaybolmaya yüz tutmus her yani derin anlamlar yüklü kavramlari modern hayatin ortasina getirip dikkatleri çekiyor. “Bir Esige Bas Koymak” baslikli yazi, esik kavraminin tasavvufi ve kültürel arkaplanina bir kazi yapiyor. Esigi, bütün anlam katmanlariyla dünden bugüne tasiyor.

Ilim ve Irfan Ailemiz ekiyle birlikte Aralik’ta da dolu dolu bir dergi sunuyor, okurlarina.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016