DOSYA | Nisan | 2013 | AYIN KONUSU | Okunma: 2567
OLMASAYDIN, OLMAZDIK…

Efendimiz (sas), Allah Teala’ya, O’nun rizasina ulasmaktaki vesilemizdir. Çünkü o Habibullah’tir. Teala olan Rabbimizin, yani hiçbir seye, hiç kimseye herhangi bir ihtiyaç ve iftikar içinde olmayan Yüce Zat’in kendisine bir Habib edinmis olmasi hakikaten sirli bir hadisedir.

Bu öylesine sirli, öylesine derslerle dolu bir olaydir ki, alemin yaratilisi ancak bu sevgiyle izah edilebilir. Allah Tealanin “Sen olmasaydin âlemleri yaratmazdim” hitabi, üzerinde düsünüldügünde, âlemin bu muhabbetin bir eseri oldugunu, âlemin mayasinin bu muhabbet oldugunu bize söyler.

Allah Teala, bir baska hadis-I kudside, kendisinin gizli bir hazine oldugunu, bilinmek diledigini, bunun için de insani yarattigini buyurmaktadir. Bilinmek isteyen Rabbimiz, kendisini hakkiyla bilecek olan habibini, yani Hz. Insan’i yaratmis, onun hürmetine de diger bütün varliklari yaratmistir.

Peygamberimiz bir insan miydi? Elbette. Ama herhangi bir insan gibi degildi.

Bugün, Peygamber Efendimizin insan oldugunu degil, O'nun herhangi bir insan olmadigini hatirlamaya ihtiyacimiz vardir. Beser olma hali O’nun perdesi, O’nu asina ve ehil olmayan gözlerden saklayan bir kabuktu. Bu kabuk sebebiyle Ebu Cehil O’nu siradan bir insan sanarak reddetti; yine bu kabuk sebebiyle, her defasinda sadakatini pekistiren Ebu Bekir (ra) “siddik” oldu. Bu perdeyi aralayan hazineyi gördü, aralamayan mahrum kaldi.

O yüzden söyle denmistir:
“Muhammedun beserun lâ ke’lbeser/ bel hüve kel-yâkûti beyne’l-hacer” (Muhammed aleyhisselam beserdir ama herhangi bir beser degildir / Aksine o, taslar arasindaki yakut gibidir.)

KALBIMIZ O’NUN HAKIKATIYLE CANLANACAKTIR
ISMAIL ACARKAN


Islam âleminde yerlesmis en önemli geleneklerden biridir. Hz. Muhammed’in (sas) dogumunu kutlamak. Hiç kimse kendi dogum gününü hatirlamak ve unutmamak için özel bir çaba göstermez. Ama Hz. Peygamber Efendimizin dogumu unutulmaz ve hep hatirlanir.

Çünkü O (sas), sadece cismanî ve beserî bir varlik degildir. O aslinda bir mana, hakikat ve ruhtur. O yaradilis agacinin çekirdegidir. O’nun nuru bütün mevcudata isik ve hayat olmustur. O’nun (sas) temsil ettigi hakikat, âlemi anlamli bir kitap olarak okuyup anlamamizi saglamistir. Kulluk O’nunla zirveye ulasmis ve Miraç meyvesiyle kemalini bulmustur.

Bu yüzden O “en güzel örnektir.” Ruhaniyetiyle, miraciyla, fakriyla, kulluguyla tam ve mükemmel bir örnektir. O’nu (sas) sevmek kendi kemalimize bir istiyaktir. O’nu (sas) seviyorsak hakiki bir insan olmayi, kâmil bir kul olmayi seviyoruz demektir. Dolayisiyla O’nun dogumunu kutlamak kendi hakikatimizin dogumuna istiyak duymak ve bu dogum için bir duadir.

O’nun (sas) dogumunu kutlamakla aslinda biz Rabbimize söyle dua etmis oluyoruz:
“Ey Rabbimiz; su yeryüzünü ve âlemi Hz. Muhammed’in dogumu ile nurlandirdigin ve sereflendirdigin gibi bizim kalbimizi ve ruhumuzu da O’nun (sas) varligiyla nurlandir. Muhammedî hakikati kalbimizde uyandir. Bizi Muhammedî nur ile nurlandir. O’nun (sas) edebiyle, muhabbetiyle, marifetiyle bizi kemale erdir. Bizleri Hz. Muhammed’in sabri, sefkati, affediciligi, cesareti, vefasi ile ahlâklandir.”

RESULULLAH SEVGISIYLE YASAMAK
HAMZA S. TOPRAK


Hz. Peygamber'den yardim isteyen, sikinti aninda O’na (sas) siginan mahlukatin en seçkini ve gözdesi oldugu için O’nu vesile edinerek Allah’a yalvaran nice kimseler muratlarina ermisler, Efendimizin lütuf ve ihsanina mazhar olmuslardir.

Hücre-i Saadete bugday takdimi
Senede bir kere hücre-i mutahharaya bugday takdim ederek Resulullah’a teveccühte bulunmak Medine-i Münevvere halki arasinda eskiden kalma bir âdettir. Bu usule riayet etmeyen olursa o sene borçlarini ödeyecek kadar genislige mazhar olamazdi. Bu sirdan dolayidir ki, bir sene zarfinda Medine halki her ne kadar borca girerlerse o senenin Zilkade ayinin on yedinci gecesi bir miktar bugday tedarik ederek –takdim edilen kesedeki bugday tanelerinin borç miktari kadar olmasina dikkat edilirdi- aksamla yatsi arasi, lütuf ve kerem kaynagi olan Resulullah Hazretlerinin huzur-i saadetlerine gelirler, büyük bir edep ve mahviyetle selam verip ziyaret ettikten sonra, “Ya Resulullah, benim su kadar borcum vardir, yüce lütfunuza muhtacim. Içinde bulundugum borçlardan beni kurtariniz.” duasi ile, kullanilmamis, temiz ve beyaz bir bezden dikilen kese içine, daha evvel tasi topragi ayiklanmis bugdayi doldurarak Zilkade ayinin on besinde herkes bu hazirligi yapmis olur ve bu mesguliyet herkes için tarifin üstünde bir haz, memnuniyet ve sevk ile yerine getirilirdi.

Bu güzel usule riayet ederek bugday takdim edenlere hikmet sirlarinin menbai olan Peygamber Efendimizin yardim ve sefaatleri ile borçlarini ödeyebilme imkani, Rabbimiz tarafindan ikram ve ihsan buyurulurdu. Öyle ki, hayatlarinda hiç tanimadiklari ve isimlerini bile duymadiklari zatlar tarafindan kendilerine hediyeler ve nakdî yardimlar gönderilirdi.

Bunun için, Medine halki borçsuz kalmamayi adet edinip borcu olmayanlari makbul saymazlardi. Zira borcu olmak, Resulullah’a ihtiyaç arz etmek demekti.

Mübarek zatlar Rabbimizin lütfuna, muhabbet ve askina ezelden mazhar olan bahtiyarlardir ki, her biri zahirî unvanlari ve kariyerleriyle yetinmeyip kullukta samimiyet ve istikrar kazanmislar ve Resulullah’in esigine bas koyarak hiçlige ermislerdir.

O’NU SEVMEK IBADETTIR
SELIM HASIMOGLU


Peygamber Efendimizi kendi canimizdan daha önde tutmamizin gerekli oldugunun delili Ömer bin Hattab’in (ra) rivayet ettigi su hadis-i seriftir: “Ya Resulallah kendi nefsim (canim) disinda seni her seyden daha fazla seviyorum.”

Bunun üzerine Hz. Peygamber: “Hayir, nefsimi elinde tutana yemin olsun ki senin nefsinden de (canindan da) daha sevgili olmaliyim.” buyurdu. Ömer (ra), “Vallahi simdi sen bana canimdan daha sevgilisin.” dedi. Hz. Peygamber de, “Evet simdi oldu ya Ömer!” dedi.”

Enes bin Malik’ten (ra) gelen bir rivayette Resulullah söyle buyurur: “Üç sey vardir ki bunlar kimde varsa o kimse imanin halavetini (tadini, zevkini) bulur: Allah ve Resulü’nün onlarin disindaki her seyden daha sevgili olmasi; insanin sevdigi seyi ancak Allah için sevmesi ve Allah onu küfürden kurtardiktan sonra tekrar küfre dönmeyi atese atilmayi sevmedigi gibi sevmemesi.”

Resulullah’a dogru bir imanla iman eden herkeste bu sevgiden bir parça bulunur. Fakat bu sevginin dereceleri farklidir. Kimileri bu mertebeden oldukça fazla pay almislardir. Kimileri ise zamanlarinin çogunda sehvetlere dalip bu konuda nasipleri az olmustur.

O KI O'NUN IÇIN VARIZ
SAADETTIN ACAR


O’na (sas) mühürlü bir mektup gelmemisti, bir zarfin içinde; eline bir kagit tutusturulmamisti. O takdirde O’na (sas) inanmak daha kolay olurdu

O denli merkezdeydi ki, vahiy bile O’nun dudaklarinda tecelli ediyor, O’nun aktarmasi, ögretmesi ve yasamasiyla yeryüzünde vücut buluyordu. Çünkü O’na gelen vahyin bu dünyada ikinci bir sahidi yoktu.

Aktarilmasi gerekenler O’nun mübarek agzindan duyurulacak, söylenmesi gerekenler bir insan tarafindan ve en yalin haldeki bir insan sadeliginde söylenecekti. Ve vahiy bir insanda ete kemige bürünecekti. Belki de vahyin en mucizevî taraflarindan biri buydu.

Her sey aktarilacakti, eksiksiz ve fazlasiz. Yalin ve dolaysiz. Açik açik. Ama bu kuru kuruya bir aktaricilik, bir postacilik, bir tasimacilik olmayacakti kuskusuz. Bundan öte bir seydi. Çünkü postaci tasidigi mesajin çogu zaman içeriginden habersizdir, bundan dolayi da onun hakkinda yorum yapamaz. Burada ise durum farkliydi, bizzat mesajin sahibi, mesajinda, Haberci’nin (sas) önemine vurgu yapiyor, mesajin “Haberci” ile birlikte, O’nun yorumuyla ele alinmasi gerektigini söylüyordu. O’nun yorumu olmadan mesajin tam olarak anlasilmasinin mümkün olamayacagini belirtiyordu. Bu da Haberci’yi vazgeçilmez kiliyordu. O’nun bu kadar güçlü ve önemli olmasi, hatta haberin bir parçasi olarak bize sunulmasi mesaja güç katiyordu süphesiz.

(Yazilarinin tamami Ilim ve Irfan Dergisi Nisan 2013 sayisinda...)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016