ISLAM'IN SIARI, ÜMMETIN ORTAK DILI: EZAN
Gurbetçiler, Edirne’den anavatanlarina
girdigi zaman en çok hasret
duyduklari ezani doya doya dinlerler
minarelerden. Artik Islam
vataninda bulunduklarini, bu topraklara
ait olduklarini, ruhlarinin huzura erdigini
hissederler. Avrupa’da geçen ezansiz
günler onlari yormus ve yipratmistir. Maddenin
degil mananin özlemiyle, ruhun
sifasi olan ezanin sesiyle geçmistir günleri.
Ve nihayet Edirne’den baslayan bütün
vatan, ezanin ve Islam’in bayragi altinda
kucaklar onlari. Onlar, ezanla birlikte
hasret olduklari mukaddes ve mübarek
günlere ermislerdir artik.
Ne acidir ki, bu mübarek Islam topraklarinda
ezan 18 yil boyunca okunmamistir.
Milletimiz, o günlerin acisini hiçbir zaman
unutmamis, madden en zor zamanlarinda
bile o mübarek mananin mustusunu
aramis, 1950’de minarelerden ezanlar
okunmaya baslaninca bütün vatan gözyaslari
içinde bayram etmistir.
Bu iki örnek Islam’in temel siarlarindan
olan ezanin kiymet ve degerini bizler için
daima diri tutan iki aci tablodur. Peygamber
Efendimiz ve ashabi ezanla namaza
davet etmisler; Allah’a kullugumuzun en
mühim ibadetlerinden olan namaz ezanla
bütünlesmistir. Bizim hayatimiz ve kültürümüz
de bunun üzerine kuruludur.
Namazda gözü olmayanin ezanda kulagi
olmaz, deriz. Ezana hürmet, onu dinlemek
ve çagrisina uymak mühim bir hassasiyettir.
Gün ezanla baslar, ezanla biter.
Ezansiz semtler, Islam’in nesvesinin
duyulmadigi, yasanmadigi semtlerdir.
Sadece çocuklugumuzu degil bütün ömrümüzü
mümkünse bir minarenin izinde ve
bir caminin içinde geçirmek isteriz. Ezan
ve hemen akabinde okunan dua, basta
Peygamber Efendimize hürmet olmak
üzere Rabbimize kullugumuzu daima diri
tutan iki mühim mesajdir.
Bazilari, Kur’an Müslümani olmak gibi
masum görünen ancak son derece zehirli
fikirlerle Peygamber Efendimize ve O’nun
varisi alimlere, mürsidlere gerek olmadigi
düsüncesini islemek istiyorlar. Islam,
yasanan hayattir. Ve biz, a’dan z’ye Peygamber
Efendimizin yasadigi Kur’an
hayatina, O’nun her emrine, her duasina,
her nehyine dilden, kalpten ve ömürden
bagliyiz.
Ezan da hemen ardindan okudugumuz dua
da bunun açik bir delili ve ispatidir.
Bu ay ezan dosyasiyla karsinizdayiz.
Ezana ve çagrisina hakkiyla uyanlardan
olmak duasiyla sizi dergimizle bas basa
birakiyoruz.
EVRENSEL TEVHID ÇAGRISI: EZAN
PROF. DR. ALI AKPINAR
Ezan, Islam’in en temel ibadeti olan namazin vakitlerini duyuran
özel bir çagridir. Çogu Islam mezheplerine göre ezan okumak hükmen
sünnet-i müekkededir. Safi mezhebindeki bir görüse göre farz-i
kifaye, bazi HanefI alimlerine göre vaciptir. Yer kürenin günes karsisindaki
konumu ve kendi etrafindaki dönüsü dolayisiyla namaz
vakitlerindeki kaymalarla Müslümanlarin meskun oldugu her noktada
ezan okunmaktadir. Bugün dünyanin her yerinde Müslüman
varligi söz konusu olduguna göre, dünya üzerinde yirmi dört saat
kesintisiz ezan okunmaktadir diyebiliriz. Bir ezan biter, bir baska
ezan baslar. Bu uygulama, yeryüzü bana mescit kilindi buyuran
Peygamberimizin yeryüzü mescidine ne güzel yakismaktadir!
MINARELERI EZANSIZ BIRAKMA ALLAH'IM
DOÇ. DR. MAHMUD ESAD ERKAYA
Medine’ye hicretin ardindan Peygamber
Efendimizin ilk icraatlarindan
birisi bir mescit insa etmek olmustu.
Mescit tamamlandiktan sonra Müslümanlari
bir araya getirecek ortak bir
çagri vasitasi ihtiyaci hasil oldu. Zira o
günlerde inananlar namaz vakti yaklasinca
bir araya toplanirlar ve namaz
vaktinin girmesini beklerlerdi. Ne var
ki bu bekleyis bazen uzun bir müddet
devam edebilmekteydi. Bunun için
cemaati ayni vakitte bir araya getirecek
bir vasitaya ihtiyaç duyuluyordu.
Bu ihtiyaci gidermek için sahabiler bir
araya gelerek aralarinda söz konusu
durumu istisare etmeye basladi. Içlerinden
bazilari Hristiyanlarin çani
gibi bir alet edinebileceklerini söylerken
bazilari ise Yahudilerinki gibi bir
boru kullanmayi teklif etmisti. Fakat
Peygamber Efendimiz, diger dinlerin
uygulamalarini çagristiracak yöntem
ve aletlerden kaçinmayi ve Islam
ümmetine özgü bir çagri sekli belirlemeyi
önemsiyor ve bu gibi tekliflere
sicak bakmiyordu.
(Dosya yazilari derginin Haziran sayisinda)