ILIM VE IRFAN | Temmuz | 2019 | AYIN KONUSU | Okunma: 1374
Tefekkür, Aklin Kandilidir

Allah’in insana verdigi en güzel nimetlerden birisi akildir. Insan, ancak akil balig olunca, akil melekesi çalismaya baslayinca dinimizin emirleriyle muhatap ve mükellef olur. Akil nimeti kendisinden alinmis birinden hem dini emirler hem de hayata dair saglikli fikir ve ameller bekleyebilir miyiz?
Bir yazar, kitabinin adini söyle koymustu: Düsünmek farzdir. Özellikle farz deyince ibadetler ve onlarin uygulanisi, yerine getirilisi gündeme geliyor. Peki, Kur’an-i Kerim’de tefekkür etmemiz gerektigi, düsünmemiz gerektigi Rabbimiz tarafindan emir ve beyan buyurulmuyor mu? O zaman, Rabbimizin emrini yerine getirmemiz yani düsünmemiz akil sahibi olarak hepimize ayri ayri farzdir.
Alimler, Allah’in iki büyük kitabindan söz ediyor. Birincisi, kainat ve arkasindan gelen ahiret, ikincisi Kur’an-i Kerim. Hayatimizin hangi noktasi, aklimizin hangi kismi bu iki temel hakikatten azade olabilir ki? Adem peygamberden beri dünya tarihinin akisina insan yön vermistir. Kiyamete kadar da bu böyle devam edecektir. Insanin bu hayati kazanmasinda ve sonsuz hayati için çalismasinda, Allah’i bilip tanimasinda, hatemü’l- enbiya olan Resulullah Efendimize tâbi olmasinda ve bütün bunlari bir ömür tasimasinda tefekkürün hiç yeri ve önemi yok mudur? Elbette, insani insan eden, Rabbine kul eden, Resulullah’a ümmet eden en kiymetli cevher iman ve tefekkürdür.
Tefekkür edelim, hem bir saat hem bir ömür. Akildan, zikirden, fikirden, tefekkürden bir an için vaz geçebilir miyiz? Bu nimetlerin bizden alinacagini, karsiliginda dünyanin tamaminin bize verilecegini söyleseler, ne deriz, neler hissederiz?
Bedenimizdeki göz, kulak, el, ayak nimetlerini bile paha biçilemez olarak görüyor ve biliyoruz. Ya akil, fikir, tefekkür, zikir nimetleri?
Tefekkürde bazi çok mühim meseleler var; Allah’in zatini düsünmemek, nimetlerini ve kudretini düsünmek. Bu temel ilkeden sonra Islam ilim ve irfan hayati tefekkürün boyutlarini su çerçevede degerlendirmis: Dünya ve ahiret konusunda düsünmek; islerin hakikatine ulasmak; teorik akil, bilginin bilinene dogru sevk edilmesi; düsünen bir toplum olmak; tefekkür-i mevt: ölümü düsünmek; hikmeti yakalayan ag: tefekkür; tefekkür, kalbin cevelan edip dolasmasi, fikir ise kalbin tanidigi sey üzerinde durup kalmasi; aklin gayesine ulasmasini saglayacak diledigi seyi arastirmasi ve incelemesi; hayat, varlik, bilgi ve kudret için tefekkür; tevhidde tefekkür; yarattiklarinin inceliginde tefekkür; amellerde ve hallerde tefekkür; vaciplerin ilki: tefekkür ve aklin kandili: tefekkür.
Son derece mühim bir meseleyi hakkini veren, birbirinden kiymetli yazilarla isledik. O zaman buyurun birlikte okumaya ve tefekkür etmeye.

Fikir ve Tefekkür
Prof. Dr. Süleyman Uludag

Fikir (çogulu: efkar), fikri (çogulu: fikriyat)
Asim Efendi fikri; bir nesnede imal-i nazarda bulunmak yani düsünmek seklinde tarif eder ve ifkar, tefkir, fikret ve fikra da ayni anlama gelir; fikir sahibi kisiye fikkir, denir, diyor. (Kamus trc. Istanbul, 1305 cilt 2, s. 611)
Ragib da fikri; ilmi, maluma yönlendiren bir kuvvet, (el-Müfredat, s. 384) seklinde tanimlar yani elde mevcut bilgiye dayanarak bir sey hakkinda bilgi edinmeyi saglayan nefsin bir kuvveti, seklinde tanimlar. Fikir, zihinde sureti hasil olan nesneler hakkinda kullanildigindan Allah için kullanilmaz. “Allah’in yarattigi seyler hakkinda tefekkür ediniz, fikir yürütünüz; Allah’in zati hakkinda tefekkür etmeyiniz, fikir yürütmeyiniz.” (Acluni, cilt 1, s. 311) buyurulmustur.
Seyyid Serif Cürcani, “Fikir, bir seyin bilgisine ulasmak için bilinen hususlari, belli bir sekilde düzenlemektir.” biçiminde tarif eder.
(Tarifat, s. 147)
Bahis konusu tariflerden anlasilan sudur: Fikir, mevcut malumati ve bilgileri belli bir sekilde kullanarak bunlardan yeni bilgilere ulasmaktir. Onun için, ilim sahibi olmadan fikir sahibi -mütefekkir- olmak mümkün degildir. Bu yüzden ilim ve irfan ehli olanlarin veya usta ve uzman (ehl-i vukuf) olanlarin veya umur görmüs tecrübeli kisilerin fikirlerine daha fazla itibar edilir. Çünkü bunlar bilgi sahibidirler.

Manevi Gelisimde Tefekkürün Önemi
Prof. Dr. Süleyman Derin

Sufiler dünya mesgalelerinin saliki asiri mesgul etmesinden dolayi zaman zaman halvete girmeyi dervislere tavsiye ederler, halvet sayesinde salikin zihnini mesgul eden seylerden kurtulacagini düsünürler. Zira kulak ve göz vasitasiyla kalbe his nehirlerinden kirli sular dökülmekte ve salikin gönlünü kirletmektedir. Halvet ile mürit bu kirli ve çamurlu sulardan kurtulur. (Bkz. Ihya, III, 94) Rabbinin ihsanlarini tefekkür etmeye bunun karsisinda kendi acziyetini anlamaya vakit bulur. Bu baglamda Ibn Ataullah’in, “Kalbe, tefekkür ile geçen uzlet kadar hiçbir sey fayda vermez.” (Bahrü’l-Medid, IV, 229) sözü önemlidir. Bu sebeple hemen her tarikat zikir kadar saliklerine tefekkürü de vazife olarak yükler. Günün belli saatlerini salikler tefekkür- i mevt, muhasebe, murakabe içinde geçirirler. Allah’in kendilerine verdikleri nimetleri, O’nun (cc) yaratmasindaki essiz sanatini görür hayranlik içinde kendilerinden geçerler. Bazen geçmise seyahat edip mazilerini bazen de ötelere asip ahiretlerini tefekkür ederler de, Rablerine daha iyi bir kul olmanin çaresine bakarlar. Yukaridaki tefekkür çesitlerine ilaveten örnek olmasi açisinda birkaçini asagida ele alalim.

Hikmetin ve Hakikatin Anahtari: Tefekkür
Doç. Dr. Ibrahim Baz

Dünyanin dört bir yaninda dertli bir Müslümanla konussaniz, Islam dünyasi hakkinda hazin bir ruh haline sahip oldugunu görürsünüz. Günümüz Islam cografyasi hakkinda neden’lerle dolu birçok soru ve nasil’larla dolu birçok cevap arayisi içerisinde olduguna sahitlik edersiniz. Iste bütün bu sorularin neden’i hakkinda söylenecek sözlerin basinda Müslümanlarin kendilerini yücelten ve yükselten kadim geleneklerini terk ettiklerini tespit etmek ve dile getirmek gerekir. Buna verilecek cevaplarin nasil’i hakkinda ise dünyayi yasanmaz hale getiren Bati karsisinda reaksiyoner -tepkisel- degil bizzat irfan ve hikmet madenini merkeze alan bir tefekkür ve aksiyona muhtaç olundugunu ifade etmek gerekir. Bati medeniyetinin ögrettigi sahip olmak dürtüsünden kurtulup, olmak yani kendini gerçeklestirmek pesinde kosmanin insanin ve insanligin kurtulusu oldugunu yeniden ögrenmek ve ögretmek. Görüntüsü gönlüne uzak insanlarin, hayata dair bir mana ve lezzet üretemeyeceklerini, yasanmaya deger bir hayat sunamayacaklarini bilmek. Iste bütün bunlari anlamanin ve gerçeklestirmenin anahtari, siglasmis güncel gündemin arasinda sikismaktan kurtaran ve külli bir bakis açisi sunan tefekkürdür.
Islam alimlerine göre tefekkür, yalniz entelektüel zihni bir faaliyet olmaktan ziyade ayni zamanda amelin nazariyesidir. Akildan çok kalbe aittir. Yasanan bir meselenin, krizin yahut buhranin çözümü için bireyin veya topluluklarin arayisini ifade eder. Dolayisiyla tefekkür, aranan bir cevabin sorusunun pesinden kosmak yahut içine düsmektir. Bir konuyu tefekkür etmek için o konunun derdine düsmek ve belli oranda ilmine sahip olmak gerekir. Zira bilinen anlasilir. Bu yönüyle tefekkür, bilineni yahut görüneni anlamanin arayisidir. Bilinen ve görünen her sey, bir bütünün parçasidir. Insan da parça parça bilir ve parçalari birlestirerek tefekkürle kavramaya çalisir. Ilim maluma tâbidir ve malum degistikçe ilim de degisir.

(Dosya yazilarinin tamami derginin Temmuz sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016