ILIM VE IRFAN | Mart | 2015 | AYIN KONUSU | Okunma: 2026
O’NUN IÇIN VERIRSEN YERI FAZLASIYLA DOLAR

Infak, Allah Tealanin hosnutlugunu kazanma niyetiyle yapilan harcamadir. Kullar, sadece namazla, oruçla, hacla kazanmaz Allah’in rizasini. Kazancimiz ve harcamamizla da Allah’in razi olacagi hayati yasayabilmeliyiz. Islam, bölümlerin degil bütünün dinidir. Haram lokmayla beslenen vücuttan ibadete dair saglikli adimlarin atilmasi mümkün olabilir mi?

Infakin hakkiyla gerçeklesmesi için alinteriyle, emekle meydana gelen helal kazancin hayatimizin merkezinde yer almasi gerekir. Herkes, öncelikle emegiyle kendisinin ve yükümlülügü altindakilerin ihtiyacini karsilamaya çalismalidir. Zira bir hadis-i serifte belirtildigi üzere kisi elinin emegiyle kazandigindan daha hayirli bir sey yememistir. (Müsned, II, 334) Peygamberimiz dul ve yetimlerin geçimini bizzat üstlenmis, Hazret-i Ömer de bu uygulamayi resmilestirmistir.

Bizim hayat kaynagimizin özünde yasama ve yasatma vardir. Yasamak, Ilahi ölçülere ve rizaya uygun bir hayat nizami; yasatmak da mahlukata karsi sefkat ve merhametin kalbimizden fiiliyata dökülmesidir.

Dünya üzerindeki nice mazlum gönüller kendilerine dokunacak merhametli yüreklere muhtaçtir. Onlardan çok daha fazlasiyla bizlerin katilasan yüregi, onlarin arsi titreten seslerine, dualarina muhtaçtir.

Hazret-i Peygamber söyle buyurur, “Cennete ancak merhametli olan girer.” Sahabe-i kiram söyle der, “Ey Allah’in Resulü, hepimiz merhametliyiz.” Efendimiz de, “Sadece kendisine karsi merhametli olan kisi merhametli sayilmaz. Merhametli kisi hem kendi nefsine hem de baskalarina merhamet eden kisidir.” (Suyuti, Camiü’s-Sagir, 9961) Islam bizi daima kardeslerimize karsi hayra, iyilige, merhamete çagirmakta, bu hususta bizleri tesvik etmektedir. Merhamet, sadece gönlün titreyisi, gözlerden akan yas degildir. Bunlarla birlikte bilhassa malin, servetin, kazancin ihtiyaç sahiplerine ulastirilmasidir. Malini, servetini kalbinde tutmaya alismis birinin onu oradan çikarmasi, o emaneti Allah’in kullarina, mahlukatina sunabilmesi ne kadar zordur. Bu zorluk infakin ortadan kalkmasina nifakin, kötülügün her yeri sarmasina sebep olur.

Tasavvuf hayatinda helal kazancin ve infakta bulunmanin müstesna bir yeri vardir. Tembellik, atillik, dünyayi bütünüyle terk asla makbul bir hal degildir. Makbul olan, alinteriyle çalismak, kazanmak bu kazanci da Allah’in hosnutlugunu isteyerek muhtaçlara ulastirmaktir.

Infak edememenin özünde fakirlik korkusu ve cimrilik vardir. Bu korkulara karsi Rabbimizin ikazi söyledir,“Seytan sizi fakirlikle korkutur ve size cimriligi telkin eder. Allah ise size katindan bir magfiret ve bir lütuf vaat eder. Allah her seyi kusatan ve her seyi bilendir.” (Bakara, 268)

MÜ’MININ AYIRICI VASFI INFAK ETMEK
PROF. DR. ALI AKPINAR

Kur’an-i Kerim’de maddi ve manevi arinma araci olan yardimlasma ile ilgili olarak infak, tasadduk, hayir, hasene, zekat gibi pek çok kavram yer alir. Bunlarin her biri vermenin farkli versiyonlarina isaret eder. Bu, Müslüman için verme zenginliginin de göstergesidir.

Bu kavramlardan infak, sadaka, hayir, hasene bütün Müslümanlari ilgilendiren ve hatta bütün mü’minlerin temel özelligi olan eylemlerdir. Söyle ki her Müslüman sahip oldugu az veya çok variyet, sayginlik, makam, mansip, ilim, birikim, beceri ve benzeri seyleri Allah yolunda harcamakla, Allah’in kullarinin hizmetine sunmakla yükümlüdür. Sadaka sidk ve sadakat kökünden gelir. Çünkü sadaka vermek, kullukta sadakatin göstergesidir. Zira sadaka veren mü’min, Allah’in malini, Allah’in kullarina, Allah ver dedigi için vermektedir. Hayir, her türlü hayri; hasene ise her türlü iyilik ve güzelligi içine alir.

Temizlemek, arinmak, artmak anlamlarina gelen zekat/tezkiye kavramlari da her mü’min için söz konusudur. Ancak mali bir ibadet olarak zekat Islam’a göre zengin Müslümanlarin yerine getirmesi gereken bir görevdir.

Kutsal kitabimiz ilk sayfalarinda bizlere gerçek müminlerin, muttakilerin tanimini yapar: Muttakiler, Allah’i hesaba katarak yasayanlar, O’ndan sakinanlar, O’na karsi sorumluluklarini yerine getirenlerdir. Onlar gözleriyle görmedikleri halde Allah’a inanirlar, namazi adamakilli kilarlar ve kendilerine rizik olarak verdiklerimizden infak ederler.

Görüldügü üzere ayetlerde mü’minlerin üçüncü temel özelligi olarak infak sayiliyor. Infak, zenginligin degil, mü’minligin temel sarti olarak sayiliyor. Tabiidir ki, infaktan önce sayilan iki temel özellik, sahibini infaka hazirlayan esaslardir. Iman ve namaz. Gerçek anlamda inanmak ve geregi gibi namaz kilmak. Üçüncü olarak da infak.

KAZANCI INFAKLA TEMIZLEMEK
ABDULLAH TAHA ORHAN

“Onlar ki zekat vermek için çalisirlar.”(Mü’minun, 4)
Mü’minun suresinin basinda âlemlerin Rabbi mü’minleri tarif ederken önce namazlarini husu ile kildiklarini, sonra bos islerle ugrasmadiklarini ve ardindan da zekat vermek için çalistiklarini beyan eder. Ayetin ifadesiyle mü’minler çalisirlar fakat zekat vermek için çalisirlar. Mü’minin mü’min olabilmesi, imanin iman olabilmesinin yolu iste bu ayetlerde Cenab-i Hakk’in buyurduklarindan geçmektedir. Dolayisiyla imanla, namazin, namazda husunun, malayaniden uzak durmanin, çalismanin ve fakat zekat verebilir hale gelmek için çalismanin bir irtibati vardir. Mü’minun suresinin bu ilk dört ayetinde Islam’in bes sartindan ikisi dogrudan zikredilmistir: Namaz ve zekat. Bu ayetlerde namazla ilgili olarak hususan husu zikredilirken, zekatla ilgili olaraksa çalismak zikredilmistir. Zekat yeterli mali gücü olan mü’mine farzdir elbette fakat ayet bunu beyan etmekle kalmamis, mü’minleri zekat verebilir hale gelmeye, bu farzi ifa edebilmek için yeterli nafakayi elde etmeye, hasili çalisip kazanmaya tesvik etmektedir. Rahman olan Allah Teala kendi zati için, “O, her gün yeni bir istedir.” (Rahman, 29) buyurdugu gibi, kullarindan da bir sonraki ayet-i kerimede ifade edildigi üzere sürekli, O’nun vechi üzere –livechillah- faaliyette olmalarini ister. Her ne kadar sufiler çogunlukla, bir lokma bir hirka tabiriyle anilir olsalar da, aslinda hakikat böyle degildir. Sufiler de elinin emegi ile çalisip kazanmanin ve infak edebilir, zekat verebilir hale gelmenin ehemmiyetini bittabi takdir etmisler ve seyr-ü sülûkleri elverdigi nispette ellerinin emegiyle geçinmisler, çalisip kazanmislardir.Nitekim halka el açmamak, sufilerinedeplerinden olagelmistir.

CÖMERTLIK CENNETE CIMRILIK CEHENNEME GÖTÜRÜR
DOÇ. DR. SELAHATTIN YILDIRIM

Mü’min ahlaki açisindan cömertlik ve infak bir kusun iki kanadindan biri mesabesindedir. Çünkü dinimiz, Allah’in emirlerine saygi ve mahlukata karsi sefkatten ibarettir. Kur’an-i Kerim’in girisi, önsüzü ve özeti mahiyetinde olan Fatiha suresini okuyarak namaz kilan mü’minler günde kirk defa Allah’tan sirat-i müstakim üzere bulunmayi istemektedirler. Bakara suresi ile Kur’an’i inananlarin idraklerine veren Allah Teala, iste sirat-i müstakim bu Kur’an’dir, demek istemistir. Bakara suresinin ilk ayetleri Kur’an’dan istifade edebilme yollarini gösterir. Buna göre Kur’an’dan azami derecede istifade edenler, takva sahibi olanlar, gayba inananlar, namaz kilanlar ve infakta bulunanlardir. Görüldügü gibi cömertlik ve infak Kur’an’dan istifade edebilme yollarindan birisi olarak sayilmistir. Bir insan ne kadar dindar olursa olsun mahlukata karsi sefkat ve merhametten yoksun olursa Allah’a yaklasamaz, cennete yaklasamaz, insanlara yaklasamaz ve cehennemden uzak olamaz. Ebu Hureyre (ra) kanaliyla gelen hadislerinde Efendimiz (sas) söyle buyurdu: “Cömert Allah’a yakin, cennete yakin, insanlara yakin, cehennemden uzaktir. Cimri Allah’tan uzak, cennetten uzak, insanlardan uzak, cehenneme yakindir. Muhakkak cahil de olsa cömert insan cimri olan abidden Allah’a daha sevimlidir.” (Tirmizi, Birr, 40) Cabir bin Abdullah’in (ra) rivayet ettigi hadislerinde ise söyle buyurmuslardir: “Cömertlik gövdesi cennette, dallari yeryüzünde olan bir agaçtir. Kim bu agacin bir dalina tutunursa o dal onu cennete çeker. Cimrilik ise gövdesi cehennemde, dallari yeryüzünde olan bir agaçtir. Kim bu dallardan birisine tutunursa o dal onu cehenneme çekip sürükler.” (Ebu Nuaym, Hilyeti’l-Evliya, VII, 92; Hatib el-Bagdadi, Tarihu Bagdad, IV, 136; Münziri, Erbaune Hadisen fi’s-tinai’l-Ma’ruf, s. 64)

(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisi Mart (2015) sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016