Din Egitimi ve Ögretimi Meselesi; Sorunlar ve Çözüm Önerileri

Eylül, ülkemizde egitim ve ögretimin basladigi ay. Bir egitim ve ögretim yili boyunca ilkokuldan üniversiteye her kademede bu faaliyet devam edecek. Bilhassa din egitimi, dinin ögretimi yani ilim ve irfana ulasma bakimindan da bu süreç son derece mühim. Kalbe dokunan, hayata yansiyan, topluma yön veren bir tedrisatin olmasi hepimizin arzusu. Bunun yaninda medrese dedigimiz çok köklü ve saglam bir gelenegimiz de var. Medresenin hem topluma hem de akademik hayata yansiyan hususlarini iyi incelemek gerekiyor.
Iste bütün bunlari kapsayici sekilde sorularla, sorunlari ve çözümleri gündeme tasidik. Isin ehline müracaat ettik, üç adet soru sorduk; aldigimiz cevaplari sizlerle paylasiyoruz. Sorularimizi cevaplandirma lütfunda bulunan Prof. Dr. Hasan Kâmil Yilmaz, Prof. Dr. Kadir Özköse, Prof. Dr. Selahattin Yildirim, Prof. Dr. Süleyman Derin, Doç. Dr. Abdulcebbar Kavak ve Dr. Abdullah Taha Orhan hocalarimiza tekrar tesekkür ediyoruz. Ayrica sorulardan bagimsiz olarak genel bir çerçeve yazisi kaleme alan Prof. Dr. Ali Akpinar hocamiza da minnettariz.
Hocalarimiza yönelttigimiz sorulari yan tarafa koyduk. Hocalarimizin cevaplarini ise basliklandirip 1, 2 ve 3 seklinde siraladik ve birer ara baslik koyduk.Dosyamizin hayirlara vesile olmasini diliyoruz.
Üç soru, üç mesele:
1. Egitim ve ögretim denilince pek çok tanim ve kuram karsimiza çikiyor. Hem dini ilimlerde hem de diger ilimlerde hayati boyu bir insana yetecek ve yarari olacak bilgileri Müslümanlara ögretirken sizce gayemiz ne olmali midir? Bugün bu gaye etrafinda yeterli din egitiminin ilgili kurumlarca verilebildigini düsünüyor musunuz?
2. Bilhassa ilim ve irfan gelenegimizde medrese dedigimiz kurumlar devletin ve halkin ihtiyacini fazlasiyla karsilamis, geride muazzam bir kültür birakmislar. Bugün özellikle ihtisasla ilerlemek isteyenlere bu birikimden yararlanmak, böyle bir literatüre sahip olmak ne gibi faydalar saglayabilir?
3. Özellikle yeni kusaklarin zihinlerinde sorularin uçustugu, akil ve zevk sapkinliklarinin insanlik disi haller aldigi bir çagda, gençlerin ve genel olarak insanlarin kalbini kazanabilmek, onlara dünya terbiyesi, ahiret endisesi verebilmek, onlari amelle taçlanmis ilim sahibi yapabilmek için eskiden ilhamla yeni olarak neler yapilmalidir?

Egitimde Ortak Dili Bulmanin Önemi
Prof. Dr. Hasan Kamil Yilmaz

Yasadigimiz çagin yeni kusaklari zihinlerde sinirsiz sorularin uçustugu; haz ve hiz tutkusunun insanlik disi haller aldigi bir durumdadir. Genelde bütün insanlarin, özelde gençlerin kalbini kazanabilmek, gönlünde yer edebilmek, onlara insani bir edep ve terbiye ile ahiret endisesi kazandirabilmek, onlara model olmaktan geçen zor bir konudur. Öncelikle çocuklari ve gençleri önemseyerek onlari degerli buldugumuzu hissettirmek, yasadiklari sanal dünyadan reel dünyaya çikarmakla mümkündür. Bunun yolu da onlara ulasacak bir dil bulmaktan geçmektedir. Ortak dil bulamadigimiz çocuklar ve gençler, aramizda ulasilmaz duvarlar oldugu zehabina kapilmaktadir. Konustugumuz dilin ortak dil oldugunu hissettirebildigimiz gençlere ulasmak daha kolay olmaktadir. Nitekim kusu ölen bir çocuga ziyarete giden Efendimizin, “Ya Nümeyr, maza faalen nugayr?” diye soru sormasi, aslinda kendi kültürümüzden mülhem bir yöntemin varligini göstermektedir. Bu yüzden bugün gençlere ulasmanin yolu, ortak bir dil gelistirmekten ve kültürümüzü onlarin hoslandigi ve kullandigi yöntemlerle sunmaktan geçiyor. Çocuklari ve gençleri onlarla ayni dili konusabilen agabeyleriyle bir araya getirebilmek en etkin yöntem gibi geliyor bana.

Kesintisiz Egitim:Besikten Mezara
Prof. Dr. Kadir Özköse

Egitimin temel amaci insani düzeltmek, insanin olgunlasmasini saglamak, insanin erdemli davranislar sergileyecek konuma gelmesine zemin hazirlamaktir. Egitim hamlari olgunlastirir, insani siradanliktan kurtarir, insanin hem kendisiyle hem de çevresiyle uyumlu bir kimlik kazanmasina yol açar. Allah insana potansiyel olarak her türlü imkani bahsetmis, insanin sahip oldugu bu imkanlari islevsel hale getirmesini istemistir. Egitim bir süreç isidir. Besikten mezara kadar durmadan devam etmesi gereken bir kiymettir. Egitim salt bir ögrenim ve ögretim faaliyeti degildir. Egitimde kisinin kimlik ve karakterinin insasi söz konusudur. Egitim insanin var olus gerçegini idrak etmesini, kendi benligini çözümlemesini, olaylara ve olgulara yerinde yaklasim sergilemesini, yasanan her günün anlamli ve verimli kilinmasini saglar. Kötü insan yoktur ama egitilmemis insan vardir. Iyiye, dogruya, merhamete, paylasmaya, dayanismaya, bilgelige ve güzel ahlaka dayali bir egitim kisiyi nefsinin karanliklarindan kurtarip vicdaninin sesine kulak vermesini saglar. Egitim bireye disaridan yüklenen harici bir unsur degildir; aksine insanda sakli bulunan hazineyi ortaya çikarmayi, kendi beden kuyularindaki hayat suyunu disari akitabilmeyi saglamaktadir. Islami ilimlerin temel gayesi, kulun Rabbi ile ünsiyet edebilecek hale gelmesini, esyaya Hak nazariyla bakabilmesini, kendisine tevdi edilen Ilahi emanetin hakkini vermesini, kulluk gereklerini hakkiyla yerine getirmesini saglamaktir. Tahsil edilen Islami ilimlerden her biri insanin basiret ve ferasetinin açilmasini, kainat ve insanlik kitabinin geregince okunmasini, kainattaki sünnetullah denilen Ilahi hakikatlerin kavranilmasini, kainatin dengesini koruyabilmeyi ögretir. Islami ilimler birer kesif faaliyetidir. Dünya denilen sakli bahçedeki hakikat tohumlarinin nesv ü nema bulmasini saglamak ister. Islami ilimlerde kuru aktarim, bilgi hamalligi ve olani tekrar degil; tefekkür bilincine ermek, hakikatin sevdalisi olmak, bilgiyi içsellestirmek, bilginin hakkini vermek, kisilik çözümlemesini gerçeklestirmek, bilinçli ve mutlu bireyler yetistirmek esastir. Maalesef günümüzde Islami ilimlerin bu, insani insa eden, ufuklar açan, yenilenmeyi ve dirilmeyi saglayan, insani islah ve irsad eden yönü görülememekte, dolayiyla medeniyet tarihimizde gerçeklesmis güçlü bireylerin yetismesi çok da mümkün olamamaktadir.

Ahlakli Bir Nesil Için
Prof. Dr. Selahattin Yildirim

Genelde ülkemizde yasayan halkimizin, özelde gençlerimizin itikadi ve ahlaki açidan içine düstükleri durum tam anlamiyla büyük bir musibet halidir. Müslüman bir milletin basina gelen sikinti ve musibetler maddi ve manevi olarak iki kisimda ele alinabilir. Maddi musibetler istirca’ duasiyla atlatilabilir. Bu da geçer yahu, deyip geçeriz. Manevi musibetlerin millet bünyesinde açtigi yaralar ise hiç bir dua ile onarilamaz. Bunun içindir ki, Hazret-i Peygamber bir hadislerinde, “Allah’im dinimizi musibete ugratma!” diye dua etmistir. Ümmet bugün vehn yani zayiflik ve gevseklik rüzgariyla savrulmakta, dine gelip toslayan felaketlerle mücadele etmek yerine ekonomik sikintilarin verdigi zararlarin telafisinin hesabini yapmaktadir.
Bugün gençlerimizin bir sürü kötü akiskanliga müptela oldugu aci bir gerçektir. Diger bir deyisle hem maddi hem manevi açidan mücadele etmemiz gereken hastaliklarla karsi karsiyayiz. Insanimiz maalesef beslenmesinden çok süslenmesine önem vermektedir. Milletçe ve ailece sikintiya gelemeyen, hazirci bir nesille karsi karsiyayiz. Mürüvvetsiz, meveddetsiz ve fütüvvetsiz bir gençlikle bir millet nasil ayakta kalabilir? Bu kötü gidise dur demek için milletçe seferber olmaliyiz. Yaz kurslari çocuklarimiza güzel ahlak kazandirmamiz için büyük bir firsattir. Bu kurslari ibadet askiyla degerlendirip çocuklarimiza dini ve milli hikayeler anlatarak itikatlarini ve ahlaklarini koruyabiliriz. Eski emekli genelkurmay baskanlarimizdan biri veda ziyaretlerinde Diyanet Isleri Baskanligina gittiginde sunlari söylemistir: “Yaz kurslarini ihmal etmeyin. Ben din adina ne ögrendiysem babamin gönderdigi bu yaz kurslarinda ögrendim.”

Egitim ve Ögretimde Gaye ve Hedef
Prof. Dr. Süleyman Derin

Islam, fikri örgüsünün saglamligi, insan fitratina uygunlugu, tüm ilimlere öncü olmasiyla tarih boyunca inanmayanlara meydan okumustur ve bu meydan okuma da bugün daha da güçlenerek devam etmektedir. Yüce kitabimiz bizleri aklimizi kullanmaya, etrafimizdaki olaylari ve olgulari sorgulamaya davet etmektedir. Onlar akil etmezler mi, onlar düsünmezler mi, ayetleri sadece bizim kitabimizda vardir. Bu sebeple biz Islam’i, Kur’an’i ve sünneti iyi anladigimizda karsimizda hiçbir entelektüel güç duramaz. Islam, insanlarin fitratlarina uygun oldugu ve insanlarda absürt isler istemedigi için insanligin, psikolojik, biyolojik, beseri kisaca her türlü ihtiyacina cevap veren yegane dindir.
Islamiyet insanlarin her sahada ufkunu açar. Zahiren sinirlama gibi görülen yasaklamalar ise aslinda insanin daha iyi bir insan olmasi, canini, aklini, malini, bedenini, nesebini korumasi için Rabbimizce konulmustur. Bugün maalesef bu konulari gençlerimize iyi aktaramiyoruz, gençler Rabbimizin bizleri korumak için koydugu haramlarin sanki insanlara zulüm olsun diye konuldugunu zannetmekte, bunlarin hikmetini kavrayamamaktadir. Eger Kur’ani emirlerin ve yasaklarin hikmetleri gençlerimize uygun bir lisan ile aktarilabilse genç yasli herkes Islam’a dört elle sarilacaktir. Bunu basarmak için özellikle ögretmenlerimizin psikoloji ilmini iyi bilmeleri, gençlerin kullandigi sosyal medyada nelerin dolastiginin farkinda olmalari gerekir. Bugün dindar olsun laik olsun gençlerimizin çogu gerekli bilgileri internetin karanlik sokaklarindan almaktadir. Bu sebeple isimiz geçmise oranla çok daha zordur. Eski dönemlerde gençler, ailelerinden, mekteplerden, ilim ve davranis kaliplari ögrenirken bugün onlarin yerini nefs-i emmare seviyesinde hayat yasayan youtuberlar almistir. Basin yayinin da bu tür kisileri övmesi ve reklam etmesiyle onlarin negatif etkileri daha da artmaktadir.
Bu degisimin farkinda olarak hem geçmisten getirdigimiz müspet egitim metodlarini kullanmali hem de gençlerin hatta yetiskin ve yaslilarin bile sikça kullandigi diger sanal sahalarin manevi açidan faydalilari gelistirilmelidir. Ahir zaman fitnelerinin çogaldigi, nefslerin azginlastigi, menfi manada imkanlarin çogaldigi günümüzde Allah tüm egitimcilere, anne babalara ve ümmetin derdinde olan kardeslerimize yardimci olsun.

Hayata Dokunan Egitim ve Ögretim
Doç. Dr. Abdulcebbar Kavak

Insan yaratildigi ilk günden beri araliksiz bir egitim ve ögretim sürecinin içinde yer almaktadir. Dünya hayatinda ayakta kalabilmek için bilgi ve tecrübeye ihtiyaç duyan insan, bunun için düsünüp arastirmaya yönelmistir. Insanin cehul -bilgi ve tecrübeye çokça muhtaç- olusunun yaninda merakli ve aceleci yapisi, egitim ve ögretim sürecinin sekillenmesinde önemli rol oynamistir.
Kur’an’da yer alan, “Yaratan Rabbinin adiyla oku!” ve “Ben cinleri ve insanlari ancak beni taniyip bana kulluk etsinler diye yarattim.” ayetleri, Müslümanlarin hayatlari boyu kendilerine yetecek ve faydasi olacak bilgileri ögrenip ögretirken asil gayenin yaraticimiz olan Allah Tealayi tanimak ve O’nun (cc) sonsuz nimetlerine sükretmek oldugunu bizlere hatirlatmaktadir.
Ne var ki çagimizda Müslümanlarin bu gayeden giderek uzaklasan bir egitim ve ögretim ortami içinde olduklarini ifade etmeliyiz. Zira çagimizin Müslümani, özellikle dini konularda sadece bilgiyi yüklenen fakat bu bilgiyi samimiyetle hayatina tatbik edecek bir hayat tarzini benimsemekten uzak bir kafa yapisiyla yetismektedir. Dini egitim kurumlarinin ders müfredati dolgun gözükmekle beraber, bu kurumlarda birebir ögrencilerle muhatap olan akademisyenlerin dini kisilik olusturma ve bilgiyi hayata geçirme hususlarinda rol model olamadiklari yetisen talebelerin hal ve hareketlerinden anlasilmaktadir. Bu yönüyle bakildiginda günümüz dini egitim kurumlarinin Islam toplumunun ihtiyaç duydugu örnek nesilleri yetistirmekten uzak olduklari asikardir. Fiziki altyapisi oldukça düzgün olmakla beraber bu dini kurumlarin ihtiyaci olan baslica husus, dini alanda bilgiyi ilme dönüstürmüs, hikmetin pesinden kosan, ögrendigini hayatinda tatbik eden egitim ve ögretim kadrolaridir.

Egitim ve Ögretim Bilgiden Çok Suurdur
Abdullah Taha Orhan

Bence ögretmekten ziyade birlikte ögrenmek gerek. Bunda da gayemiz beraberce Yunus’un dedigi gibi, kendimizi ögrenmek olmali. Tasavvufi egitimde mürsid, yolun basindaki talibe ne uzaktan gel diyen bir amir ne de kendisinin hiç geçmedigi yollardan geçmesini salik veren bir liderdir. Mürsid yol arkadasidir, kendisinin daha evvel geçtigi ve tehlikelerini bildigi yolda salike eslik edendir. Bence sair dini ve dünyevi ilimlerde de ögreticilerimizde bu bakis açisi olmali. Yukaridan bir edayla talebeye yaklasilirsa oradan ilim hasil olmasi, hele hele kendini bilme ilminin hasil olmasi mümkün olamaz. Bu perspektiften bakildiginda günümüzde yeterli bir din egitiminin ya da birlikte ögrenme sürecinin varligindan söz etmek pek mümkün görünmemektedir.
Kreslerden en üst düzey egitim veren kurumlarimiza kadar bugün egitim kurumlarimizda maddi eksiklik neredeyse yok denecek kadar azdir. Fakat basta dini egitim veren Kur’an kurslarimiz, imam-hatip okullarimiz ve ilahiyat fakültelerimiz olmak üzere, talebeye manevi açidan katki saglayabilen, dini hamiyet ve ihsan suuru/Allah sevgisi ve korkusu verebilen bir egitimden söz edemiyoruz. Bilgi çok, ulasmak kolay fakat uygulamadan ve dolayisiyla bildikleriyle amel edene Cenab-i Hakk’in bilmedigini ögretecegi müjdesinde kast edilen bilmedigimiz ilimden oldukça uzagiz. Bunun içinse toplumsal olarak topyekün bir muhasebeye ihtiyacimiz var. Örnegin, kul hakkini neden önemsemiyoruz ve dolayisiyla egitim kurumlarimizda bu bir gündem maddesi olamiyor, olsa da söylemden öteye geçemiyor? Bunu sorgulamamiz gerek.
Bunun için ilimle imanin ve amelin aralarini yaklastirmaliyiz. Her ögrendigimiz/ögrettigimiz bilgiye -dini olsun, dünyevi olsun- bu nazarla bakabilmeliyiz. Mesela, fizik ögrenir/ögretirken kainattaki muazzam nizami görüp/gösterip hayret etmeli/ettirmeliyiz. Ya da dini bilgi verirken her daim her seyi bilen Rabbimiz karsisindaki mutlak cehaletimizi ve acziyetimizi bilmeli, talebelere ögrenmenin esasen insanin aczini ve cehaletini fark etmesi oldugunu gösterebilmeliyiz.

Ilim Yoluna Girene Cennet Yolu Kolaylasir
Prof. Dr. Ali Akpinar

Islam, ilim temelli bir dindir. Onun ilk temel kaynagi Kur’an, “Yaratan Rabbinin adiyla oku.” emriyle baslamis, ilk inen ayetlerde kaleme vurgu yapilarak okuyup yazmanin önemi belirtilmistir. Peygamberimiz döneminde egitim-ögretim isi Islam’in ilk yillarindan itibaren örgün ve yaygin olarak baslamis ve geliserek devam etmistir. Darü’l-Erkam’dan Müslümanlarin evlerine, mescide ve Ashab-i suffaya; Darü’l-Hikme’den medrese, mektep ve okula bu süreç kesintisiz bir sekilde devam etmistir. Elbette bu uzun süreçte islev gören bu kurumlarda bir kisim eksiklik ve aksakliklar her zaman olmustur. Önemli olan, gelinen noktada olanlardan ders almak ve daha iyiye, daha mükemmele dogru bu süreci sürdürebilmektir.
(Yazilarin tamami derginin 85. sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016