| Nisan | 2015 | DIGER YAZILAR
DÜNYA KALPTE DEGIL ELDE OLMALI
DOÇ. DR. SELAHATTIN YILDIRIM

Enes bin Malik’ten (ra) rivayet edildigine göre Resu¬lullah (sas) söyle buyurdu: “Islam alenidir, eylem¬dir. Iman kalptedir.” Kalbine isaret ederek üç defa, “Takva buradadir.” dedi. (Ahmed bin Hanbel, el-Müsned, III, 134) Iman, Islam ve takva gibi Islam inancinin temel dinamik¬lerini ortaya koyan Enes (ra) hadisi imanin kalp ile tasdik ve eylemden ibaret oldugunu dile getirmenin yaninda takvanin merkezi olan kalbin önemine dikkat çekmektedir. Çünkü iman kalbin cani, ibadet onun damarlarinda dolasan kani, tefekkür, murakabe ve muhasebe ise bekasinin temelleridir. Yapisi ve dokusu itibariyle bedendeki diger uzuvlardan fark¬li olan kalp, hem idrak eden hem de idrak edilen bir özellige sahiptir. Insan, ruhuna, bedenine, aklina onunla girer. Kalp ruhun gözü mesabesinde oldugu içindir ki Efendimiz (sas) bir hadislerinde, “Dikkat edin! Cesette bir çignem et vardir ki o saglam olunca bütün ceset saglam olur. O bozulunca bütün ceset bozulur. Dikkat edin! Iste o kalptir.” buyurmus¬tur. (Buhari, Iman, 39; Müslim, Musakat, 107)

HAKIKAT YOLCULUGUNDA DURAKLAR: ILIM VE IRFAN
ABDULLAH TAHA ORHAN

Ilim, Arapça (a-l-m) kökünden gelip bilmek, ögrenmek manalarina denk düser. Irfan ise Arapça (a-r-f) kökünden gelip tanimak, bulmak manalarina tekabül eder. Bu muvaceheden bakilinca ilim daha çok teorik bilgiyi ve nazariyati ifade ederken irfan ameli/tecrübi bilgiyi ifade eder. Ilim daha çok zahire bakarken, irfan batinla iliski¬lidir. Kuseyri’ye (v. 1072) göre nazariyatla, bilmenin dereceleri olan ilme’l-yakin ve ayne’l-yakine ulasilabilirken, bilginin en yüksek mertebesi olan hakka’l-yakine ancak irfanla/marifetle ulasilabilir. Ilim bilmekle iliskiliyken irfan bulmak ve olmakla -vücud kelimesinin bulmak ve var olmak anlamlarini havi oldugunu hatirlarsak- özetle vücudla ilgilidir. Bir diger tasnife göre ise ilim akla bakarken, irfan akleden kalbe bakmaktadir.

Hucviri esas ilmin Cenab-i Hakk’in ilmi oldugunu vurgular ve ruh meselesinde buyruldugu gibi o Ilahi ilimden insana, “Ancak çok az bir sey verilmis.” (Isra, 85) oldugunu ifade eder. Gerçek ve mutlak alim O’dur (cc). Irfan, iste bu Rabbani ilmin insanin sinirli kabiliyetleriyle kendisine açilan, tanitilan boyutudur. Kuseyri’nin ifadesiyle, marifet Hakk’in kendi hakkinda salike verdigi bilgidir. Bu anlamda marifetin/irfanin baslangiç ve bitis noktasi da aslinda insanin aczini bilmesi ve Cenab-i Hakk’in ilmi karsisinda hayrete düsmesidir. Bu meyanda, kisi noksanini bilmek gibi irfan olmaz sözü darb-i mesel haline gelmistir.

ÜÇ AYLAR BASLARKEN
KUTBEDDIN AKYÜZ

Su dünya hayatinda zaman mikserinin ufalamadigi bir nesneye rastlayabilmek ne mümkün! Insana bazen uzun gelse de, olmayacak hülyalarin pesinden, nasil olsa daha zaman var düsüncesiyle, kossa da ömür çok kisa. Bu kisa hayatin nihayetinde bahtiyarlardan olabilmek her Müslümanin arzusu ve dilegi. Bunu gerçeklestirebilmek için de su kisacik hayatimiza katmamiz gereken birtakim degerler bulunmaktadir. Bu degerlerin basinda hiç süphesiz ki iman esaslarina inanmak yani iman nimetiyle serfiraz ol¬mak gelmektedir. Iman, insanin ebedi saadetine vesile olacak yegane nimettir. Merhum Mehmet Akif’in,
Imandir o cevher ki Ilahi ne büyüktür Imansiz olan pasli yürek sinede yüktür
sözlerinde ifade ettigi gibi, iman sahip oldugumuz en bü¬yük cevherdir. Iman olmadan insanin Ilahi lütuflara maz¬hariyeti söz konusu olamaz. Iman, sahibini sahil-i selamete ulastiran tek gemidir. Öyleyse bu devlete sahip olan bir be¬ser bunu koruyup muhafaza edebilmek için azami derecede gayret göstermelidir.

Kullarina karsi sefkati yüce olan Allah (cc) kendisine yöne¬lenlerin imanini koruma adina, onlara birtakim firsatlar ve imkanlar tanimistir. Bu firsat ve imkanlarin basinda mü¬barek günler, geceler ve aylar gelmektedir. Allah Teala bu kiymetli zaman dilimlerinde yeryüzüne daha bir rahmet ile tecelli etmektedir. Müslümanlar ise o zamanlara verdikleri deger nispetinde Ilahi rahmetten nasipdar olurlar.

SOSYAL HAYATIN GÜVENCESI: VAKIF GELENEGI
SAID YAVUZ

Afrika’nin yoksul ülkelerinden Burkina Faso’nun o isimsiz sokaklarinda, köylerinde gezerken en çok dikkatimi çeken su kuyulari olmustu. Su kuyularinin birçogunda bizim adimiz vardi. Bizden isimler. Oradaki yerlilerden güzel bir insan, sizler sasilacak insanlarsiniz demisti, hem veriyorsunuz hem tesekkür ediyorsunuz. Dahasi o zatin söyledigi su söz beni derinden etkilemisti: “Sizler, bizimle musafaha ettikten sonra ellerinizi yikamiyorsunuz.” Geçen günlerde Burkina Faso’nun baskentinde bir cami açilisi oldu. Adi da Istanbul Camii. Açilista o bölgeden iki yüz elli kisi de Müslüman olmus. Orada bu güzel eseri insa eden insanimiz simdi de söyle bir derde düsmüsler: Bu insanlar çesitli köylerden gelip Müslüman ol¬dular. Dört duvar bir mescitleri, abdest alacak kuyulari yok. Sahip çikmali. Onlara bu yardimi götürmeli. Ülkemi¬zin bu güzide evlatlarini kilometrelerce ötelere kosturan nedir? Oradaki insanin açligina ortak eden? Sairin, senden ümit kesmem, gögsünde merhamet adli bir çinar vardir, dedi¬gi o çinari hep diri tutan? Islam’in talim ettirdigi infak duygusunun vücut bulmus hali. Nefes alip veren bu yardim¬lasma, baska hayatlari yasatarak yasama iedali.

HER GÜNAHIN TEVBESI HER DERDIN DE DEVASI VARDIR
KEMAL ÖZER

Sihhat, hem Allah’in kullarina verdigi en büyük ni¬met hem de muhafazasi zorunlu bir mükellefiyet. Sihhat, kulun imtihani, ikazi, cezalandirilmasi veya mükafatlandirilmasi maksadiyla yahut kisinin beden ve ruhunun haklarini ihmal etmesi veya çevresel etkilerle de bozulabilir.

Islam canin, aklin, dinin, neslin ve malin korunmasini emreder ve her Müslüman bunlari korumakla mükellef. Hastalik da sifa da, Allah’in bilgisi ve iradesi haricinde gelisen tesadüfi hadiseler degil. Hastaliklar ister kulun davranislari yüzünden isterse de kula bagli olmaksizin Allah’in takdiri sebebi ile zuhur etsin kisi tedavi ile mükelleftir. Hastaligi yaratan da, onun sifasini verecek olan da Allah ol¬duguna göre, her derdin bir devasi, her günahin bir tevbesi muhakkak var.

Hazret-i Peygamber söyle buyuruyor: “Allah (cc) devasi olmayan dert indirmemis, her hastalik için mutlaka bir sifa indirmistir.” Bir baska rivayette ise, “Ey Allah’in kullari! Tedaviye devam edin zira Allah her hastaligin sifasini da yaratmistir. Sifasi olmayan tek sey ihtiyarliktir.”

(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan dergisi Nisan (2015) sayisinda.)

ILIM VE IRFAN AILEMIZ EKI

ONLARIN KALBINE MERHAMET KOYALIM
ARIF DEDE

Çocuklarimizin en çok kime benzedigi ailede hep tatli bir sohbet konusu olur. Kasindan gözünden tutun da yemek yerken kasigi tutusuna, söze baslarken hitap sekline kadar hep aileden birilerinin karakteri çocuk üzerinde görünür. Zaman zaman da bu tatli sohbet acilasir. Çocuk olumsuz, istenmeyen bir davranista bulunursa, kaba sözler konusursa bu kez kimse sahiplenmek, üzerine alinmak istemez.

Çocuk büyüdükçe anne ve babanin da onun üzerindeki hayalleri, beklentileri büyür. Adeta çocuktan önce ve onun yerine hayatta pek çok seyi basarmis olurlar. Çocuklarsa hep merakla bakar anne ve babasinin kendinden önce giden düsüncelerine. Çocuga sorsaniz ne o

lmak istedigini, sayar döker; polis, hakim, savci, asker, doktor, futbolcu, hemsire, itfaiyeci… Anne ve baba çocugunun bunlari istemesiyle içten içe ayri bir gurur duyar. Onlara sorsaniz ne olmasin diye, pisirik, çekingen, içine kapanik olmasin derler. Olmasin böyle ama hak hukuk tanisin, büyügüne saygi, küçügüne sevgi duysun; haram yemesin; fakiri muhtaci gözetsin; nankör olmasin; dinine diyanetine bagli olsun gibi güzel dualar ya gerilerde ya da içlerde kalir.

PEYGAMBER SEVGISI O’NU (sas) TANIMAKLA BASLAR
CESUR KÜÇÜK

Hiç süphe yok ki, tanimadigimiz bilmedigimiz bir kisiyi gerçekten derin duygularla sevemeyiz. Belki sevdigimizi söyleriz ya da yüzeysel bir sevgiyle hissederiz fakat gerçek sevme tanidikça, hakkinda ayrintili bilgilere ulastikça baslar.

Peygamberimizi malimizdan, ailemizden hatta kendi canimizdan bile daha çok sevmek imanin gereklerindendir. Öyleyse bu büyük görev için çaba ve hazirlik gerekir. Evet seviyorum, diyebiliriz fakat hangi siralamada sevdigimizi sorgulamaya dahi cesaret edemeyiz. Derin bir sevgiyi meydana getirecek sartlar üzerine yogunlasmak her Müslümanin birincil görevlerindendir.

Peygamberimizin hayatini, semailini, gündelik yasantisinin nasil oldugunu anlatan kitaplar okumak oldukça önemlidir. Eger mümkünse siyer derslerine ya da sohbetlerine katilmak gerekir. Siyer ilmine dikkati çogaltmali, mutlak bir gereklilik olarak görmelidir. Bir ilim dali olarak ele alindigi zaman, o dönemin sartlarini, bölgenin durumunu, insanlarin yasantilarini ve aliskanliklarini da inceleyen siyer, okur için oldukça ufuk açici bir hale gelir.

TARIHI MEKANLARDA FOTOGRAF ÇEKINELIM
ESRA KÜÇÜK

Tarih bilginin en degerli kaynaklarindan biridir. Yasadigimiz topraklarin, medeniyetin ve dahasi dünyamizin tarihi, günümüz ve gelecegimiz için önemli ipuçlari barindirir. Tarih tekerrür eder, sözünden hareketle, tarihi okudukça günümüzü kavramaya baslariz. Bu nedenledir ki tarih, gelecegin insasi için en büyük sermayedir.

Tarihin mirasi ise hiç süphesiz tarihi yapitlardir. Günümüze kadar gelmis tarihi eserler, geçmis tarihlerin birer bekçisi gibidirler. Okudugumuz tarihi, gerçek yüzüyle gözler önüne sererler. Bu sebeple tarihi anlamak için sadece tarih kitaplarini okumak yetmez. Tarihi eser ve mekanlari ziyaret edip havalarini solumak essiz bir ögrenmeyi beraberinde getirir.

Bulundugunuz sehirdeki tarihi mekanlara daha sik gidin. Çocuklarinizla orada vakit geçirirken, tarih üzerine sohbetler edin. Bir caminin, sarayin, meydanin, yapinin bahçesinde, avlusunda kosup oynamali çocuklar. Tarihi bir mekan hakkinda orada bulundugu anda verdiginiz bilgiler asla silinmeyecektir hafizasindan. Orada çekilen fotograflara baktikça sizin anlattiklarinizi ve mekan ile duydugu her seyi birlikte hatirlayacaktir.

ÇOCUKLARIMIZ KENDISI OLMAYI ÖGRENSINLER
ZEYNEP TEMIZER ATALAR

Annelik, babalik kavrami, sanilanin aksine bir bebege sahip olmakla degil, bir bebegin hayalini kurmakla baslar. Kiz ya da erkek, sarisin ya da esmer, renkli gözlü ya da degil, uslu ya da yaramaz, arkadas gibi ya da köle… Bütün bu tanimlamalar arasinda “köle” kavrami dikkatinizi çekmis olabilir. Nasil yani, çocuklarimizin bizim kölemiz olmasini ne diye isteyelim ki, diyebilirsiniz.

Peki, o zaman söyle diyelim, çocugunuzun sizi dinlemesini, neyi uygun görüyorsaniz onu yapmasini, istemediginiz, hoslanmadiginiz özelliklerinden kurtulmasini istemez misiniz? Okulunda derslerinde basarili olmasini, seçtigi arkadaslarinin sizin onayladiginiz kisiler olmasini, pisirdiginiz bamya yemegini keyifle yemesini, istediginiz kiyafetleri giymesini, bir ortama girdiginde girisken, konuskan, takdir toplayacak bir tavirda olmasini istemez misiniz?

Çogunuz bu sorulara evet diyebilirsiniz. O zaman buna bir de suradan bakalim, bu tanimlamalari yaparken hep sizden, ne istediginizden ya da istemediginizden bahsetmis olduk. Yani çocugunuzun nasil bir kisi olacagini, sizin tercihleriniz ya da beklentilerinizden olusturmus olduk. Peki ya çocugunuz? Onun istekleri, tercihleri, yasadigi dönemin, çevrenin ona eslik ettikleri?

ÇITIPIT GÜNLER
BETÜL NURATA

Isviçre’den kimler geldi?
Sadik amca ve ailesi. Ilk defa ugradilar. Bu sefer demisler artik, ugrayalim Istanbul’a. Sadik amca babamin taa okul yillarindan arkadasi. Birbirlerini hiç degismemis buldular. Sarildilar, sarilirken birbirlerinin sirtlarina vurdular. Bu sevgi belirtisiydi.

Aksam yemegi yedik. Eh oldukça yorgundular tabii. Çayla, kahveyle dinlendirdi annem biraz. Hüp, hüp, hüp. Ziyade olsun. Annem bir sürü çarsaf yorgan çikardi, mavi, pembe, çiçekli çarsaflar. Gelenler dört kisiydi. Iki ogullari var. Talha ve Ali Kayra. Isimleri çok güzelmis. Biri benim yaslarimda, biri ufacik. Evimiz kamp alanina döndü. Çok büyük degildir evimiz, ama misafirler hep bir sekilde sigar.

(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan dergisi (Nisan, 2015) Ailemiz ekinde.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016