ILIM VE IRFAN | Ağustos | 2014 | AYIN KONUSU
Aile, hayatin basladigi ve bittigi yerdir. Gözlerimizi açtigimizda bizi, gülen gözleriyle annemiz, babamiz, sevenlerimiz karsilar; kapattigimizda geride gözleri yasli ve kederli bir topluluk birakiriz.

Hayat ve ölüm arasindaki ince ve uzun çizgide hep ailenin içinde yogruluruz: Acilar, kederler, sevinçler, hüzünler. Aile kurmak yeni bir dünya kurmaktir. Bu yeni dünyanin sartlarini, havasini, iklimini hep saadet, huzur, mutluluk kumasiyla olusturmak, dokumak isteriz. Bu kumas, bize insanligimizi, Müslümanligimizi temin eder veya insanligimizla, Müslümanligimizla bu kumasi, bu iklimi biz temin ederiz.

Ilk vahiy geldiginde Hatice’sine kosan bir Peygambere iman ediyor; kocasina peygamberlik verildigini duydugu andan itibaren bütün ömrünü O’na adayan bir hanimi annemiz biliyoruz.

Hazret-i Ali Efendimizle Hazret-i Fatima annemizin göklerde kiyilan mübarek nikahlarindan ve kutlu hayatlarindan kareler düsüyoruz günümüze, gönlümüze. Bir dede ve O’nun cennetin efendileri torunlari. Hep o saadet, hep o mutluluk, bütün hayat iklimimize cennet kokusu yaymaya yetiyor.

Ve bugünün dünyasi… Yipratici, yok edici, ayristirici, isyankar, tehditkar, sonu felaketlere, uçurumlara giden hayatlar. Aile, acilari eritmek, hüzünleri yok etmek, kederlere son vermek; sevinçleri çogaltmak, hayati paylasmak için bir merkez. O da içten, o da degerlerinden koparsa, o da dagilirsa, geriye insani teselli edecek ne kaliyor? Insana bir yuvanin sicakligini verecek ne kaliyor?

Hangimizin sefkate, merhamete, affedilmeye, sahiplenilmeye, gözyaslarimizi akitacak bir kucaga ihtiyaci yok ki? Hangimiz, kendimizi büyük Islam ailesinden disarida tutabiliriz ki? Hangimiz babasiz, annesiz, dedesiz, ninesiz, rahmetsiz, merhametsiz, sefkatsiz büyümeyi göze alabilir ki?

Sabah, hanimi ve çocuklari Allah’a emanet ederek evden çikmanin huzurunu; aksam eve dönünce gözleri parlayarak adeta üzerinize atlayan minicik ellerin sicakligini hangi maddi güç verebilir? Bet ve bereket ailenin temel kavramidir; bereket, ailenin ve insanin özüdür; ömrümüz de, hayatimiz da aile saadetinin olusturdugu bollukta, berekette anlam bulmaktadir.

Adem babamizla Havva annemiz ilk aileyi kurarak insanlik hayatina adim atmadilar mi? Büyüklerimize hürmetin, küçüklerimize sefkatin kusaktan kusaga aktigi, bir aile huzuru içinde varligimiz anlam kazaniyor. Modern çag aileyi yipratir; Islam her gün yeniden kalbimizi, ailemizi, hayatimizi kusatir, yapar, insa eder. Biz bu ailenin kalbine, huzuruna inaniyoruz; çünkü o bizim son kalemiz! MODERN TAHRIBATLARA KARSI SON KALE: MÜSLÜMAN AILE
AHMET BIRLER

Modern çaglarda yasanan en önemli degisimlerden biri Müslüman aile yapisinda oldu. Bireyci, hazci, kutsalla irtibati koparilmis modern insan, yoluna devam edebilmek ve basladigi dünyevilesme sürecini tamamlayabilmek için ailede bir ameliyat yapma ihtiyaci duydu. Aile ona kurtulmak istedigi ne varsa onlari hatirlatiyordu. Bunlardan kurtulabilirse tamamen özgürlesecekti.

Nelerdi Müslüman ailenin ana unsurlari? Müslüman aile niçin dünyevilesmenin önündeki ana engel olsundu ki? Müslüman ailenin ne gibi özellikleri vardir ki modernizm onu tahrip etmek istemis olsun? Bunlardan baslicalarina yakindan bakalim:

Mahremiyete saygi
Öncelikle mahremiyet. Müslüman aile mahremiyet ekseni etrafinda sekillenir. Disariya ölçülü bir sekilde kapali oldugu gibi, disaridaki mahrem alanlara ve baska evlere karsi da saygilidir. Müslüman ev modeli bu mahremiyet esas alinarak insa edilmistir. Yüksek duvarlarla tahkim edilmis bir avlu (Anadolu’da buraya çok manidar bir biçimde “hayat” da denir) içerdeki hayati gözlerden saklar ama bir yandan da evin tesettürlü kadinlarina, yabanci gözlerden uzak bir sekilde serbestçe, ev haline uygun olarak hareket etme imkani tanir. Bugün çocuklarin apartman dairelerinde hakli olarak bunalmalarina karsin, o günün çocuklari, avludaki agaçlari, agaçlardaki salincaklari, avludaki evcil hayvanlari ve bilumum esyayi kullanarak gün boyu sikilmadan, temiz havada oynayabilirdi.

Bu mahremiyete dikkat sayesinde, evin ve mahallenin huzuru daha az bozulur, iffeti korumak her anlamda daha kolay olurdu. Bugün ise evlerimizi disaridaki yabanci gözlerden korumayi saglayamaya çalissak bile, gözlerimizi yabanci hayatlardan koruyamiyoruz. Çünkü evlerimizde televizyon var. Televizyondan evimize her gün yüzlerce hayat, binlerce yüz, mahrem-namahrem demeden giriyor, bizi etkiliyor, dönüstürüyor. EVIMIZI CENNETE DÖNÜSTÜRMEK MÜMKÜN
MUHAMMED EMIN YILDIRIM

Arapça sözlüklerimiz gerek aile kelimesine, gerek usre kelimesine birçok anlamlar verirler. Bu anlamlardan bir tanesi sudur; Aile, birbirlerini tartan, dengeleyen terazinin iki kefesidir. Biri yeterli agrilikta olmazsa, digerini dengeleyemeyen, dolayisiyla itidali bozan bir durumdur. Bir baska tanima göre, biri olmazsa, digeri ayakta duramayan, biri digerine destek olan bir yapidir. Üsreye gelince, onun için verilen en güzel anlamlardan biri, disaridan gelen saldirilara karsi giyilen zirhtir. Bu tanimlardan yola çikarak, aile ne demektir, sorusuna, aile; dengeyi saglayan terazi, yapiyi koruyan destek ve saldirilara karsi giyilen zirhtir, diyebiliriz. Bu tanimlar aile kurumunun deger ve kiymetinin ne olmasi gerektigini bizlere telkin etmektedir.

Eger böyle bir bilinçle aileler olusturulursa dünyadaki cennetler bizlerin evleri olacak, cennetin kokusu evlerimizden topluma dogru yayilacaktir. Unutulmamalidir ki, mü’mine dünyada, ahiretteki cennet yok; böyle bir cenneti aramasi bosunadir, ama mü’mine dünyada, cennetin kokusunu duyacagi yerler vardir. Arafat, Ravza-i Mutahhara, Uhud, salihlerin ve alimlerin meclisleri gibi... Elbette salih ve saliha eslerin olusturdugu bir yuva da dünyadaki cennetin subelerinden biri olacaktir. Evlerimizi cennet subeleri kilmak için Asr-i Saadet dedigimiz o güzel dünyada kurulan haneleri ve o evlerin sakinleri olan sahabe efendilerimizi çok iyi tanimamiz gerekiyor. Evlerimizin iklimini, saadet asrinin iklimine dönüstürmeye vesilesi olmasi için, o günün dünyasinda farkli bir konumda olan bir evin kurulus sürecinden bahsetmek istiyorum. O ev, Ehl-i Beyt'in kökü olan Hazret-i Ali ile Hazret-i Fatima'nin evidir.

HAKIKAT AILESININ BIR FERDI OLMAK
DOÇ. DR. AHMET ALBAYRAK

Bütün yakinliklar Allah’tandir. Yine bütün yakinliklar Allah’a aittir. Kalplerimiz Allah’in elinde ise sevdirip yakinlastiran da O’dur; nefret ettirip uzaklastiran da. Bizler için önem arz eden nokta, ezelde yani ervah âleminde Allah ile abd arasinda sebkat eden ahde vefaya, bir baska ifadeyle kurb-i mesafe’ye yakinligimizi sürdürebilme gayretimizdir. Yine bütün yakinliklar Allah’a dogrudur; ruhumuzdaki ruh’un kesfine dogru seyretmektir. Rabbimize olan manevi yakinligimiz kurb-i Hüda’dir; Hak ile kul arasinda araçlarin bulunmamasi veya az olmasidir; Hakk’in taatina, tevfikine ve inayetine yakin olabilmektir. Bu süreçte kul Rabbine yakin oldugu gibi Rabbi de kuluna yakin olur, ta ki “kabe kavseyni ev edna”ya kadar… (Necm, 9)

Belig’in, “Duasi ehl-i kurbun reddolunmaz dergah-i Hak’ta” misrainda buyurdugu gibi bu yakinlik, Ilahi nazlarin yasanabilecegi bir rü’yet makamidir.

Gerçek akrabalik iliskileri ancak bu düzeylerde yasanabilmektedir. Dünyevi düzlemde aile ve akrabalik iliskilerimizi soy üstünlügü yapmadan böyle yüce bir perspektiften degerlendirebilsek aile fertlerinin, hisim ve akrabalarimizin yakinliklarina sahit olabilecegiz. Aile iliskilerimizin zemini Hak ve hakikat olmalidir ki, aile, insan gibi insan olanlarin ocagi olsun. Insan olmanin yüksek degerini barindiran ailelerden olusan akrabalik iliskileri, ortak ideallerin gerçeklesmesine zemin hazirlayacaktir.

Aile, bir irfan meclisi olmalidir. Ailenin her bir ferdi bu meclisin arifi gibidir. Bir baska ifadeyle arifler meclisleri aslinda gerçek ailelerdir; ailemiz için modeldir onlar.

Ailemizde Rabbimizin rahmet esintilerini gönlümüz ve ruhumuzla hissedebilmeliyiz ki yuvamiz bir cennet kösesi olabilsin.

(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisi Agustos (2014) sayisinda.)

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016